Page 143 - Dârülmülk Konya Dergisi 2023 1. Sayı
P. 143

Çocukluğundan itibaren Allah’tan daima yardım istemiş, hep

                  aynı dua: “Bana ne yapmam gerektiğini sen söyle! Doğruyu

              göster, bir alâmet göster!” O alâmet daha Müslüman olmadan 15

             yıl evvel bir gün rüyasında gösterilmiş hatta uyandığında kendine

                              çimdik atacak kadar gerçek gibi yaşamış.




             Shakespeare’i sizin kadar iyi   uyandırdı ki, sanki ona, “Git   de Vitray Meyerovitch belki
             okuyabilirim, ya siz diferansiyel  ananı parça parça doğra!”   de aramaya da koyulduğu için
             hesabını anlayabilir misiniz?”    denseydi, ‘Heil Hitler!’ der ve   ararken de bulduktan sonra
             Başını öne eğer, “Çok doğru     derhal bunu yapmaya giderdi.   da bu ikramlardan bol bol
             efendim” dermiş.                Beraberindeki subay, onun gibi   nasibini almış. Çocukluğundan

             İkinci Dünya Savaşı’nda         birinin yanında bulunmaktan    itibaren Allah’tan daima yardım
             Nazilerin Fransa’yı işgaline    son derece rahatsız            istemiş, hep aynı dua: “Bana
             dair onlarca felaket yaşamış.   görünüyordu.” İnsanlar ona     ne yapmam gerektiğini sen
             Bir seferinde yakınındaki       sıklıkla sorarmış “Hiç mucizeye  söyle! Doğruyu göster, bir
             bir kilisede tamamına yakını    tanık oldun mu diye…”.         alâmet göster!” O alâmet daha
             kadın ve çocuklardan oluşan     Söylediğine göre, işte o kapı   Müslüman olmadan 15 yıl evvel
             642 kişinin kilisede diri diri   önünde tanık olmuş, öyle diyor:  bir gün rüyasında gösterilmiş
             yakıldığına tanık olmuş. Bir    “Onlara bilmem hangi sürtükle   hatta uyandığında kendine
             başka seferinde üç yaşındaki    beraber şu anda dedim. Biraz,   çimdik atacak kadar gerçek
             çocuğuyla bir yakınının evinde   Kant ve Hegel Almancası       gibi yaşamış: “Rüyamda kabre
             yalnızken, Gestapo sabahın      biliyordum. Birden kendi       konulmuştum. Mezar taşımın
             üçünde direnişçiler arasındaki   sesimi duydum, Gestapoya,     üzerinde ‘Eva’ adım Arapça
             kocasını sormak için kapıya     Berlin ayaktakımı ağzıyla      haliyle ‘Havva’ diye yazılmıştı.
             dayanmış. “İçimden, ya beni     konuşuyordum. Hâlbuki ben      Uyandığımda bana aynen
             alır götürürler ve ben de teker   böyle konuşmayı bilmiyordum.”   şöyle denildiğini hatırladım:
             teker direnişçilerin isimlerini   Adamlar, “Kadının gizleyecek   “Bir işaret istedin, işte işaret!
             veririm, belli olmaz. Ya da     bir şeyi yok, deli bu!” deyip   Müslüman bir hanım olarak
             beni sürgüne gönderirler.”      gitmişler.                     gömüleceksin.”  Bir taraftan
             dedim. Kapıyı açınca karşımda   Mucizeler peygamberlerindir;   da ekliyor. “Görüyorsunuz,
             Frankeştayn’a benzeyen biriyle   günlük dilde bazen kendi      beni Müslüman yapmak
             yüz yüze geldim. Üniformalıydı,  yaşadıklarımızı böyle tarif   için sanki her şey birbirine
             fakat baş yerine sanki bir      etsek de C. Allah Müslüman     ekleniyor.” Bir gün mimar
             ölünün kafatasını taşıyordu.    olsun olmasın kullarına        bir arkadaşının dâvetiyle,
             Bende öyle bir izlenim          ikramlarda bulunabilir. Eva    İstanbul’da bir Mevlevî








                                                        141
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148