Page 125 - Dârülmülk Konya Dergisi 2023 1. Sayı
P. 125

San’atta başarılı olabilmenin üstün ahlâka sahip olmakla

                 mümkün olabileceğine inanan Hoca, san’atı, aşk ve ahlâk

               şemsiyesi altında öğrenip icrâ eder; Mesud Cemil’in, babası

                  Tanbûrî Cemil Bey hakkında söylediği “Babamın ahlâkı

                mûsıkîsinden üstündür.” cümlesini bir hayat düsturu sayar.




             Kadıköy’de bir dost evinde kendisini dinleyen   arkasından da, “Bizim evde dinî eser meşk
             Yahya Kemâl’e “Altından bir kapı açan ve     ediyoruz, eğer istersen sen de gel” diyerek
             memleketine bu kapıdan girmesini sağlayan”   dâvet eder. O gün dâvet dâvet üstünedir.
             Tanbûrî Cemil Bey, bu defa gramofondan       Ezân-ı Muhammedî’nin dâveti ve onu
             dinlenilen eşsiz icrâlarıyla Niyazi Sayın’a engin   okuyanın dâveti. İşte bu çifte dâvetle sunulan
             ufuklar açar…                                aşk ve mûsıkî ziyafeti.
             Yahya Kemâl’in söyleyişiyle, “Mûsıkînin      Genç Niyazi için, büyük bir heyecanla devam
             yalnızca bir terennüm değil, aynı zamanda    ettiği Düzgünmanların evi ile -mesleklerini
             bir tenevvür vasıtası olduğu”nu idrâk eden   icra etmenin yanında- zarif, ârif ve kâmil
             Niyazi Sayın, okul sıralarında Batı müziğiyle   insanların, san’atkârların sohbet mekânı olan
             de ilgilenir, Ağız Mızıkası ve Armonika      “Attar Dükkânı” bir “mûsıkî ve ahlâk mektebi”
             çalar. İlerleyen yıllarda büyük bir gayretle   olur. Rahle-i tedrîsine diz çöktüğü Mustafa
             koleksiyonunu oluşturduğu Batı klâsiklerini   Düzgünman, latif sesi, mükemmel makam
             çok iyi bilir, hatta bazılarını neyle icrâ   bilgisi ve eserleri usûl vurarak icrâ kabiliyeti
             denemeleri yapar.                            ile çok müstesna bir şahsiyet olmanın yanı
                                                          sıra, dayısı Hezarfen Necmeddin Okyay’dan
                                                          öğrendiği ebrû san’atının da en büyük
             Hocaları                                     temsilcisi, mücellid ve fotoğraf sanatçısı,
             Mahalle câmiinin minaresinden duyduğu bir    tespih etspertizi ve koleksiyoncusudur.
             ikindi ezanı sesi Niyazi Sayın’ın hayatında bir   Tanbûrî Cemil Bey’den dinlediği eserlerle
             dönüm noktası olur; Hoca, ömrü boyunca bu    geliştirdiği mûsıkî zevki ve duyuşuyla kısa
             ilâhî davetin sırrı, ilhâmı ve bereketiyle yaşar.   sürede grubun en çalışkan talebelerinden

             O ana kadar hiç işitmediği güzellikteki      biri olan Niyazi Sayın, varlık gösterdiği ebrû,
             bu ezanı kimin okuduğunu öğrenmek            cilt, tesbih ve fotoğrafçılık gibi sanatlarda da
             arzusuyla beklediği câmiin kapısında, mahalle   hocasının dahli olduğunu minnet ve şükranla
             büyüklerinden Mustafa Düzgünman’ı görür      belirtir.
             ve ona ezânı kimin okuduğunu sorar. Ezanı    Ebru san’atının inceliklerine vakıf olabilmek
             kendisinin okuduğunu söyleyen Düzgünman,     için ayrıca Hezarfen Necmeddin Okyay’ın








                                                        123
   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130