Page 173 - Dârülmülk Konya Dergisi 2023 1. Sayı
P. 173
sonra ikiz kuzular doğar: “Bir Başka Âlem”
Şakire ve Dudu.
Ulunay, Gavsi Ozansoy’un
Ulunay ailesinin Yakacık’ta kendisini ziyaret ettiği
oturan dostlarından biri de günlerde muhtemelen Bir
bembeyaz iki kaz hediye Başka Âlem isimli romanı 11 Bir Başka Âlem, Ak
11
eder, Tuna cinsi, uzun üzerinde çalışıyordu. Kitabevi, İstanbul 1964.
Bu romanın ilk sayfasında
saçaklı tüylü iki güzel Mualla Hanım’a ithaf şu ithaf cümleleri yer
almaktadır: “Bu kitabımı
kaz... Kendileri de düz edilen ve 1964 başlarında refikam Mualla Hanım
beyaz iki kaz satın alıp yayımlanan romanın Efendiye arz ü takdim
eyliyorum. Bir Başka
küçük bir kaz sürüsüne kahramanı Murat, Âlem’in azamet ve
sahip olurlar. Mualla Birinci Dünya Harbi’nde samimiyetini bana o ilham
eyledi, eser benim değil,
Hanım bu “şeker şeyler”in İngilizlere esir düşerek onundur. 1964, M.RC,
Ulunay.”
maceralarını uzun uzun Hindistan’daki bir esir
anlatmaktadır. Ulunay’ın kampına gönderilmiştir. 12 Ulunay, 1952 yılında bir
gazeteci grubuyla birlikte
Pendik pazarından serbest bırakıldıktan NATO’nun davetlisi olarak
satın aldığı ve Menekşe sonra mistik bir arayışa yaptığı üç haftalık bir
seyahatten sonra Hindistan’a
ismini verdikleri sıpa giren Murat, Türkiye’ye ilgi duymaya başlar. Bu
geziye katılan gazetecilerin
ise çiftliğe ayrı bir neşe dönmez, feyiz almak yazılarından oluşan
getirmiştir. “Ah, ne güzel Ulunay’ın Bir Başka Alem isimli romanının için Pencap civarında Hindistan’da Gördüklerimiz
kapağı.
(1953) isimli bir kitap
şeydi o! Evvela kadife yaşadığını işittiği yayımlanmıştır. Bu kitapta
burnunu, sonra da güzel Zindabâd isminde bir beş yazısı bulunan Ulunay’ın
İhtişam Diyarı Hindistan
kara gözlerini öptüm,” münzeviyi ziyaret eder. (Rafet Zaimler Yayınevi,
12
İstanbul 1962) isimli bir
diyen Mualla Hanım, “Menekşe annesini Kimseyle görüşmek istemeyen Zindabâd, müstakil bir kitabı da vardır.
hiç aramadı,” diye devam ediyor, “Amma Murat’taki cevheri fark edince onun bir
ona olan bütün muhabbetini bana verdi. süre yanında kalmasına izin verir. Zamanla
Yanına gidince artık alıştığı o üç öpücüğü hayvanlarla konuşmak, karşısındakinin
alır, sonra beni yemliğe iterek oturtur, iki ön düşüncesini okuyabilmek, hatta istediği
ayağını dizlerimin altından geçirdikten sonra zaman istediği yerde olabilmek (tayy-i mekân)
başını göğsüme dayar, içinde taşan sevginin gibi olağanüstülüklerine şahitlik ettiği
şiddetinden tatlı tatlı hıçkırarak ağlardı.” münzevinin Gavsü’l-a’zam (Kutbü’l-aktâb),
Mualla Ulunay, adeta bir hayvanat bahçesine yani Ricâlü’l-gayb’ın en büyüğü olduğunu
çevirdikleri Dedebağı Çiftliği’nde kedileri, anlayan Murat, ondan aldığı manevi eğitim
köpekleri, inekleri, kümes hayvanları, sayesinde kendisinin de hayvanların dillerini
tavşanları, atları, eşekleri, leylekleriyle yaşadığı anlayabilme istidadına sahip olduğunu, ancak
acı tatlı hatıraları Milliyet’te otuz bir gün bu sırrını kimseyle paylaşmaması gerektiğini
boyunca tefrika edilen “Hayvanlarım” başlıklı öğrenecektir. Zindabâd, günün birinde
yazı dizisinden uzun uzun anlatmıştır. Murat’a eğitimini tamamladığını ve ülkesine
dönerek hayatına bir düzen vermesi, topluma
171