Page 153 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 153

SİRÂCEDDİN URMEVÎ’NİN OĞLU KADI İMÂDEDDİN’İN

             KONYA’DAKİ DÂRÜ’L-HÜFFÂZ’I

             HAKKINDA VAKIF KAYITLARI





             ELMİN ALİYEV





             Sirâceddin Urmevî, XIII. yüzyıl Anadolu      duruma üzülünce, Hüsâmeddin Çelebi dua
             Selçuklu topraklarında gerek entelektüel     ederek Mevlânâ’dan şefaatte bulunmasını
             gerekse de sosyo-politik çevrelerde etkin    ister. Birkaç gün sonra Hüsâmeddin Çelebi,
             konumu ile bilinen bir düşünürdür. Biyo-     rüyasına giren Urmevî’yi cennette dolaşırken
             bibliyografik kaynakların yanı sıra kendisinin,   görür, bu makama nasıl eriştiğini sorduğunda
             öğrencilerinin ve akranlarının eserlerinden   ise “Mevlânâ hazretlerinin inayeti ve Sultan
             onun ilmî kişiliği, özellikle de otuz yıl kadılık   Veled’in cenazemde hazır bulunmasıyla”
             yaptığı Konya’daki yaşamı hakkında bilgi     cevabını alır. Müjdeli haber Kadı İmâdeddin’e
             edinmemiz mümkündür. Urmevî’nin aile         anlatılır ve o, iki oğlu ile birlikte Hüsâmeddin
             fertleri ve soyundan gelen kişiler mevzu     Çelebi’ye intisap ederek mürit olur.1
             bahis edildiğinde ise kaynakların cömert     (…) Sultan Veled hazretleri (Tanrı onun aziz olan
             davrandığı pek söylenemez. Bu bakımdan       sırrını kutlasın) dostlar arasında şöyle rivayet
             burada ele alacağımız iki arşiv vesikasının   etti: Kadı Sirâceddin hazretlerinin (Tanrı rahmet
             nadir kaynaklardan olduğunu rahatlıkla ifade   etsin) cenazesini mezarın kenarına getirdiklerinde
             edebiliriz.
                                                          ben, Çelebi Hüsâmeddin hazretlerinin yanında
             Elimizdeki mevcut veriler, Urmevî’nin aile   oturmuştum. “Bahâeddin şuraya bak” dedi
             fertlerinden sadece oğlu İmâdeddin hakkında   bana. Onu toprağa koyup mukri telkin vermeye
             kısıtlı malumatı haizdir. Bu konudaki en erken  başladığında onun mezarından siyah bir dumanın
             tarihli kaynak, Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin   çıktığını, mezarlıktan bir toz kalktığını, sonra
             menkıbelerinin anlatıldığı Menâkibü’l-       tekrar mezara girdiğini gördüm. “Gördün mü?”
             ârifîn’dir. Ahmed Eflâkî’nin (ö. 761/1360)   dedi bana Çelebi. “Evet, acayip bir duman gördüm”
             naklettiği bir hikâye, Urmevî öldüğü sırada   dedim. “İşte bu duman, onun geçmiş veliler ve
             kadı olduğu anlaşılan oğlu İmâdeddin’in      bizim Hüdâvendigâr’ımız hakkındaki inkarının
             evli ve iki çocuk babası olduğunu işaret     dumanıdır, eğer sana onun diğer hallerini de
             etmektedir. Hikâyeye göre, geçmiş velileri,   göstersem acırsın. Kim bilir o daha neler görecek.”
             bilhassa da Mevlânâ Celâleddin Rûmî’yi       dedi.
             inkârı dolayısıyla Urmevî’ye mezarda eziyet   Onun haline yüreğim yandı ve “Bu kadar engin
             edildiği Hüsâmeddin Çelebi (ö. 683/1284)     bilgili bir bilgin, böyle olsun ha!” diye içime sonsuz
             tarafından Sultan Veled’e (ö. 712/1312) bildirilir.   bir acıma geldi. “Bugünden sonra senin mübarek
             Sultan Veled, böyle bir âlimin düştüğü kötü
                                                          ayağının bereketiyle Hüdâvendigâr’ımız ona şefaat


             1 Ahmed Eflâkî, Menâkibü’l-ârifîn, tsh. Tahsin Yazıcı (Ankara: Çâphâne-i Encümen-i Târîh-i Türk, 1961), II, 763-765.




                                                        151
   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158