Page 215 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 215

Cüneyd: “Ataya ashab mı evlâdır yoksa evladı   bağlılarından kabul edilen Erdebil
                 mı?”                                        Türklerinden Muhammed Şirin o dönem
                                                             Konya’da etkili olan ibâhîlerdendir. İsfehânî
                 Kudsî: “Sual ettiğin makamda ashab evlâdır.
                 Zira ashab Kur’an’da ‘muhâcirîn ve’l-ensâr’   nisbesiyle de anılan bu kişi, Kudsî’nin
                 diye anılmıştır. Ve dahi dört mezhep        ifadesiyle tasavvufî eserlerden elde ettiği
                 ashabtan alınmıştır, evlattan değil.”       bilgileri felsefî temeller üzerine kurmak
                                                             suretiyle hak yoldan sapmış, dînî hükümleri
                 Cüneyd: “O âyetler ashab hakkında nâzil     hafife alacak şekilde insanları yönlendirmeye
                 olduğu vakit sen orada mı idin?”            kalkmıştır.
                 Kudsî: “Sen bu itikatla [Kuran’ı hafife     Yine İbâhiyye yolunu tutarak ulûhiyet
                 alarak] kâfir olursun, sana uyanlar da kâfir   iddiasında bulunanlardan bir diğeri de
                 olur.”                                      Akbıyık olarak tanınan bir mülhiddir. Kudsî,

                 Bu tartışmadan sonra Şeyh Abdüllatif,       bu kişinin temizliğe dikkat etmediğini,
                 Karaman hükümdarı İbrahim Bey’e mektup      kadınlarla bir arada bulunup işret âlemleri
                 yazarak Cüneyd’in bir sûfî değil şeriati    düzenlediğini; alimlerden, tüccarlardan ve
                 bozmak ve “evlâd-ı resûllük” davası ile devlet   yönetici sınıfından bazı kişileri hediye ve
                 kurmak amacında olduğunu, bu nedenle        ikramlarla kandırarak taraftar edindiğini;
                 yakalanması gerektiğini bildirdi. Durumdan   peygamberlerden üstün olduğunu ileri
                 haberdar olan Cüneyd, adamlarıyla birlikte   sürecek kadar ibâhîlikte aşırıya giderek
                 Halep’e kaçmayı başardı.                    halka bütün işlerinde hatta namaz kılarken
                                                             ve cima ederken dahi kendi suretini,
                                                             hayallerinde canlandırarak gözlerinin önüne
                 Konya’daki Hurûfî ve İbâhîlerle             getirmelerini emrettiğini belirtmektedir.
                 Mücadele                                    Bir başka isim de, Kudsî’nin hakkında geniş

                 On dördünce ve on beşinci yüzyıllarda       bilgi verdiği Fakih Dede adındaki mülhiddir.
                 Horasan, İsfahan, Tebriz, Mısır ve          Kabir hayatını, yeniden dirilmeyi ve âhiret
                 Anadolu, Hurûfîlik ve İbâhîliğin yayıldığı   ahvâlini inkâr eden bu kişi uykusunu ve
                 başlıca merkezlerdir. Bu dönemde            yiyeceğini azaltmaya, uzleti tercih edip
                 özellikle Ehl-i sünnet alimlerinin, zındık   müreffeh yaşamdan uzaklaşmaya ve bu
                 oldukları gerekçesiyle Hurûfî ve İbâhîlere   şekilde kendisine sûfî görüntüsü vermeye
                 karşı devlet adamlarını uyardıklarını ve    başlayınca zındıklar, bid’atçiler ve mülhidler
                 bunun neticesinde söz konusu grupların      etrafinda toplanmış; kendisi ve yandaşları
                 çeşitli baskı, kovuşturma ve bazen de       mescitlerin kapılarını kapatmaya, namaz
                 öldürüldükleri bilinmektedir.               kılanlara düşmanlık etmeye, müslümanları
                                                             oruç, namaz, hac ve zekât gibi ibadetlerden
                 Abdüllatif-i Kudsî de Konya’da iken         alı koymaya başlamıştır. Fakih Dede isimli
                 karşılaştığı bazı Hurûfî ve İbâhîlerin      bu kimse ibâdetlerin gerekli olmadığını
                 faaliyetleri hakkında eserlerinde bilgi     söylerken de sığınılacak ve dayanılacak tek
                 vermekte ve müslümanları onlara karşı       merciin kendisi olduğunu iddia etmiştir.
                 uyarmaktadır. Örneğin Seyh Bedreddin’in







                                                            213
   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220