Page 31 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 31

İslâm düşünce tarihinde Urmevî’nin sık sık

              hatırlanmasını sağlayan bir diğer mesele metafizik ve kelâmın

                  konularına ilişkin “aykırı” tutumudur. Genel olarak İbn
                   Sînâ’nın Şîfâ’sına dayandırıldığı düşünülmekle birlikte

                  Urmevî’nin ilgili görüşlerinin Fârâbî’nin medenî ilimler
                                      taksimiyle de ilişkili olduğu

                                              ifade edilebilir.






             Tâceddin el-Kürdî (ö. 751/1350’den sonra),   hocası Urmevî’nin şerhiyle birlikte okuttuğu
             Mecdüddin el-Mardînî (ö. 689/1290), İbn      aktarılmaktadır.
             Zeytûn (ö. 691/1292), Abdülvehhâb el-Kâşî    Urmevî’nin Râzî çizgisini sürdüren bir
             (ö.?) ve Mevlânâ Şerefüddin Kayserî (ö. ?)   âlim olarak yetişmesini; usûl ve cedel/hilâf
             gibi isimler zikredilmektedir. Kadı Beyzâvî   alanlarında iz bırakan eserler yazmasını;
             (ö. 691/1292) ile Kutbüddin Şîrâzî’ye (ö.    bir diplomat/bürokrat olarak farklı din
             710/1311) ders okuttuğuna dair bilgiler yanlış   mensuplarıyla geliştirdiği iyi ilişkileri; hatta
             olduğu gibi, Dâvud Kayserî’nin (ö. 751/1350)   ilerleyen dönemlerde metafizik-kelâm
             hocalığını yaptığına ilişkin kayıtlar da ihtiyatla   polemiğine neden olacak felsefe yanlısı
             karşılanmalıdır.
                                                          tutumunu en temelde hocası İbn Yûnus’un ve
             Urmevî eserlerinin önemli bir kısmını Râzî’nin   arkadaşı Efdaluddin Hûnecî’nin fikrî etkileri
             görüşleri ekseninde kaleme almıştır. Mantık   ile ilişkilendirmek mümkündür. Metaliu’l-
             konularının incelendiği Âyâtü’l-beyyinât’ına   envâr ve Beyânü’l-hakk adlı eserlerinin mantık
             şerh yazmış, usûle dair el-Mahsûl’ü ile kelâm   kısımlarında Hunecî’ye ait Keşfü’l-esrâr’ın
             konulu el-Erbaîn’ini telhis etmiştir. Letâifü’l-  sistematiğini izlemiş ve onun el-Mûcez’ine
             hikme’de yarım kalan Letâifü’l-Gıyâsiyye’yi   şerh yazmıştır. Öte taraftan bu ve benzeri
             “tamamlamaya” çalışırken, Şerhu’l-İşârât’ta   eserlerinin içeriğini oluştururken İbn Sînâ’nın
             genel olarak Râzî’nin problematiğini takip   Şifâ ve İşârât’ından, Râzî’nin Mülahhas’ından,
             etmektedir. Bu itibarla, Râzî’nin eser ve    Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî’nin el-Mu‘teber’inden
             görüşlerinin yaygınlaşmasında doğrudan       ve Gazzâlî’nin İhyâ’sından önemli ölçüde
             ve öğrencileri aracılığıyla Urmevî’nin payı   istifade etmiştir.
             olduğunu düşünmek mümkündür. Örneğin,        Gerek usûl, gerek mantık gerekse de kelâmî-
             Râzî’ye ait görüşlerin Tunus’ta ilk defa İbn   felsefî konularda olsun Urmevî’nin, Râzî’ye ait
             Zeytûn tarafından yaygınlaştırıldığı ifade   görüşler odağında tevârüs ettiği ilmî birikime
             edilmekte ve İbn Zeytûn’un Âyâtü’l-beyyinât’ı
                                                          birkaç önemli hususta katkı yaptığı görülür.







                                                        29
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36