Page 71 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 71
yer veren Urmevî’nin yine her mes’eleyi fasıllara yüce ilim olarak da isimlendirilen metafizik
ayırmak suretiyle ele aldığı görülmektedir. ilminde inceleme konusu yapılır. Üçüncüsü
ise zihinde herhangi bir maddeye ihtiyaç
Urmevî, eserin girişinde niçin böyle bir şerh
yazmaya ihtiyaç duyduğunu açıklamaktadır. duymamasına karşın hariçte maddeden soyut
Ona göre kendisine kadar yazılan İşârât olamayan mahiyetlerdir. Bu tür mahiyetleri
şerhleri, metindeki problemlere odaklanmış, araştırma konusu yapan ilim ise matematik
Şeyh’in (İbn Sînâ’nın) sözlerinden muradın ne ilmidir. Urmevî’ye göre İbn Sînâ eserini bu
olduğu üzerinde durmamıştır. Bu yüzden yeni tasnife uygun olarak sırasıyla doğa bilimleri
bir şerh ihtiyacı olduğunu düşünen Urmevî, ve metafizik konularına hasretmiş, matematik
bu maksada uygun olarak muhtasar bir şerh ve amelî hikmete ise değinmemiştir. Bizzat
kaleme aldığını belirtmektedir. matlub olan bu iki ilme geçmeden önce bilgiye
ulaşma konusunda insan zihnini hatadan
İbn Sînâ mukaddimede İşârât’ı hikmetin koruyan bir ilme ihtiyaç duyulmaktadır ki,
temel ilkelerini özet bir şekilde sunacak bu da mantık ilmidir. Bu nedenle eser, doğa
şekilde mantıktan başlayarak doğa bilimleri bilimleri ve metafiziği önceleyen mantık ile
ve metafiziğe ilişkin konuları içerecek tarzda başlamaktadır.
kaleme aldığını belirtmişti. Urmevî bu
sözlere uygun bir şekilde önce hikmeti tarif Mantık alanında oldukça yetkin bir isim olan
etmekte daha sonra hikmetin kısımlarını Urmevî’nin Şerhu’l-İşârât’ın mantık kısmında
zikretmektedir. Ona göre ilmî ve amelî kendine özgün görüşleriyle öne çıktığı
olmak üzere iki kısmı bulunan hikmet, söylenebilir. Urmevî’nin bu kısımda yer yer
şeylerin hakikatlerine ilişkin tasavvurlar tartışmalı konulara girmekten çekinmediği
ve tasdiklerle insanî nefsin yetkinleşmesi gibi uzun tartışmalarda okuru diğer mantık
anlamına gelmektedir. Bu her iki hikmet eserlerine özellikle de el-Mûcez üzerine
türünün ulaşmak istediği bazı gayelerle yazdığı el-Îzâh Şerhu’l-Mûcez’e yönlendirdiği
birlikte bu gayelere ulaştıran birtakım ilkeleri görülmektedir.
bulunmaktadır. Bu ilkeler nebiler ve şeriat Urmevî üzerine yapılan birçok çalışma,
erbabından elde edilen ilkelerdir. onun büyük ölçüde Râzî takipçisi olduğunu
Kitabın tertibiyle ilgili makul bir zemin belirtmektedir. Ancak özel olarak Şerhu’l-
oluşturmaya çalışan Urmevî’ye göre mahiyetler İşârât’ta böyle bir durum net olarak
haricî ve zihnî varlıklarında bir maddeye gözlenmemektedir. Zira o, birkaç yer dışında
ihtiyaç duyup duymamalarıyla ilgili olarak üç Râzî’nin ismini anmadığı gibi birçok konuda
kısma ayrılırlar. Birincisi, hariçte ve zihinde da Râzî’yi takip etmez. Bunun muhtemel
bir maddeye ihtiyaç duyan mahiyetlerdir nedeni, şerhin sebeb-i telifinde kendisinin
ki, bunları araştırma konusu yapan doğa de belirttiği üzere Râzî gibi eleştirel bir
bilimleridir. Zira doğa bilimlerinin incelediği şerh yazmak yerine İbn Sînâ’nın sözlerini
nesneler hem hariçte hem de zihinde bir açıklayan bir muhtasar şerh ile yetinmek
maddeden ayrık olamaz. İkincisi bu iki varlık istemesidir. Ancak ilginçtir ki, Urmevî
durumunda da herhangi bir maddeye ihtiyaç de Tûsî gibi özellikle mantık bölümünde
duymayan mahiyetlerdir. Bu mahiyetler, en İbn Sînâ’ya katılmadığı hususları açık bir
69