Page 78 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 78

•  Metafizik, Tanrı’nın varlığının      Yukarıdaki görüşler, Meşşâîlerin metafiziğe
                                      aleyhine değil, lehine sonuçlar üreten   atfettiği niteliklere kelama atfeden
                                      bir bilimdir.                           Gazzâlî’nin (ö. 1111) ve tasavvufa atfeden
                                                                              Sadreddin Konevî’nin (ö. 1274) yaklaşımının
                                  İlk beş sonucun doğrudan istinat ettiği
                                  metinler, İbn Sînâ’nın (ö. 1037) eş-Şifâ’sının   reddi ve eleştirisidir. Zira Gazzâlî el-
                                  “Metafizik” ve “Burhan” bölümleridir. Bu    Mustasfâ’da şöyle demektedir (I, 14-16):
                                  iki çalışma Fârâbî’nin (ö. 950) Makâle fî      Kelamcı en genel şeyi, yani mevcudu
                                  Ağrâzimâ-ba‘de’t-tabîa ve Kitâbü’l-Burhân’ını   inceleyen kişidir. Mevcudu öncelikle
                                  nruhuna sadıktır. Fârâbî’nin görüşlerinin      kadîm ve hâdise ayırır. Sonra hâdisi
                                  kökeninde ise Aristoteles’in Metafizik ve      cevher ve araza ayırır. Arazı hayat,
                                  İkinci Çözümlemeler’i yer alır. Sonraki üç     ilim, irade, konuşma, işitme ve görme
                                  sonucun hareket noktası Şifâ: Metafizik        şartının koşulduğu araz ve bir de renk,
                                  ve dolayısıyla Makâle fî Ağrâzimâ-ba‘de’t-     koku, tat gibi yukarıdaki şartların
                                  tabîa’dır. Urmevî ilgili muhtevayı metafizik-  koşulmadığı araz olarak ikiye ayırır.
                                  kelam ilişkisinin zeminine dönüştürerek        Cevheri de canlı, bitki ve cansız şeklinde
                                  ilk dokunuşunu ve katkısını yapmıştır.         ayırarak onların tür ve araz bakımından
                                  Dokuzuncu sonuç bütünüyle orijinal             farklılıklarını açıklar. Ardından kadîme
                                  olduğu gibi, büyük bir iddiayı barındırır.     geçer ve onun hâdislerin kısımları
                                  İsbât-ı vâcib, kelamcılar açısından bir varlık   gibi çoğalıp bölünmediğini, aksine
                                  araştırması olmasına rağmen, Urmevî’nin        bir olması gerektiğini, kendisine ait
                                  onu bir sıfat araştırmasına indirgemesi,       zorunlu niteliklerle, kendisi hakkında
                                  kelamı kendi öngördüğü sınırlar içerisine      imkânsız olabilecek şeylerle ve kendisi
                                  çekmeye yönelik nazarî bir müdahaledir.        hakkında zorunlu ya da imkânsız olmayıp
                                  Farazî bir soru içerisinde gündeme getirilen   caiz olan hükümlerle hâdislerden
                                  bu husus, büyük ihtimalle kelamcıların         ayrıldığını araştırır ve ayrıca câiz,
                                  bu araştırmadan vazgeçmeyeceğine               zorunlu ve imkânsız arasındaki farkı
                                  yönelik bir tahmine dayalıdır. Nihaî olarak    belirler. Bunların ardından kelamcı
                                  kelamın en değerli araştırmasını onun          fiilin asıl anlamda kadîm için câiz
                                  elinden almaktadır. Son sonuç ise Şifâ:        olduğunu, âlemin onun câiz bir fiili
                                  Metafizik’in bu tümel bilimin faydalarına      olduğunu, âlemin câiz olmakla bir ihdas
                                  yönelik açıklamalarından esinlenen, fakat      edene ihtiyaç duyduğunu, peygamber
                                  bu içeriği kelamın rolüne uyarlayan ilave      göndermenin onun câiz filleri arasında
                                  bir çerçeveye sahiptir. Bu da onun kelamla     bulunduğunu, kadîmin hem buna hem de
                                  çatışan bir metafizikten değil, ona destek     peygamberlerin doğruluğunu mucizelerle
                                  olan metafizikten bahsettiği anlamına gelir.   göstermeye kadir olduğunu ve bu câizin
                                  Dolayısıyla son beş sonuç, çeşitli düzeylerde   de vaki olduğunu incelemektedir. Bu
                                  orijinallik içeren yeni düşüncelerdir.         aşamaya gelince kelamcının sözü biter
                                  Fakat sonuçların tamamı Meşşâî bilim           ve aklın işlevi son bulur. (…) O halde
                                  paradigmasından hareket etmektedir.            dinî bilimlerin tamamının ilkelerini
                                                                                 ispat etmek kelamın sorumluluğundadır.








                                                                          76
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83