Page 87 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 87
Ancak Tanrı’nın bir olması bu şekilde değildir. (mevcûd) varlığı zorunlu (vâcibü’l-vücûd) olan ve
Zira Urmevî’ye göre âlemin yaratıcısının bir yokluğu mümkün (mümkinü’l-adem) şeklinde
olması gerektiği meselesi hem aklî hem de tasnif eder. Ona göre Zorunlu Varlık (Vâcibü’l-
naklî delillerle ispatlanabilir. 1 Vücûd) yokluğu imkânsız olandır. Kısaca
Urmevî’ye göre bilinenler; (i) yok/imkânsız,
Urmevî, bir başka eserinde de el-ilmü’l-
ilâhî şeklinde ifade ettiği metafizik ilminin (ii) yok/mümkün, (iii) var/zorunlu ve (iv) var/
3
konusunu İbn Sînâ’nın açıkladığı gibi, “var mümkündür. Esasen Urmevî’nin bu dörtlü
olması bakımından var olan” (el-mevcûd bimâ varlık şemasına ilişkin terimlerin, İbn Sînâ’nın
hüve mevcûd) ya da “özel var olan” olarak iki metafizik sisteminin zorunlu (vâcib), imkânsız
farklı şekilde tarif etmektedir. Burada “özel (mümteni‘) ve mümkün şeklindeki temel
var olan” ile Tanrı kastedilmektedir. Çünkü kavramlar olduğu belirtilmelidir.
Urmevî’ye göre metafizik ilminde madde ve Urmevî, zorunlu varlığı da zâtı gereği zorunlu
madde ile ilişkili şeylerden ayrık olan şeyler (vâcibü’l-vücûd li-zâtihî) ve başkası nedeniyle
incelenir ki, Tanrı da madde ve maddeyle zorunlu (vâcibü’l-vücûd li-gayrihî) olarak
ilişkili şeylerden uzak olandır. Yine Urmevî, ikiye ayırır. Zâtı gereği zorunlu varlık, zâtı
sadece Tanrı’nın kastedildiği “özel var olan” itibarıyla yokluğu imkânsız olan varlığında
ile kelam ilminin konusunun işaret edildiğini başka herhangi bir sebebe muhtaç olmayandır.
ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle kelam Başkası sebebiyle zorunlu olan ise varlığında
ilminde Tanrı selbî ve sübûtî sıfatlar ve dünya başkasına muhtaç olup, zâtı itibarıyla yokluğu
ile ilgili Tanrı’nın fillerinin araştırıldığını mümkün olandır. Urmevî, zâtı gereği zorunlu
dile getirir. Düşünüre göre bir ilim olarak olan varlığın temel niteliklerini; (i) başkası
metafiziğin amacının Tanrı’nın varlığını sebebiyle değil, kendi zâtı itibarıyla zorunlu,
bilmektir. 2 (ii) bileşiklik kabul etmeyen ve (iii) çokluk
kabul etmeyip mutlak anlamda bir olarak
Bilgiyi aklî, naklî ve hem aklî hem de naklî 4
bilgiler şeklinde üç kısma ayıran Urmevî, zikreder.
bilinenleri de yok (ma’dûm) ve var olan Mümkün varlığın niteliklerini de (i) var ve
(mevcûd) olarak ikiye taksim eder. Ona göre yok tarafından birinde mevcut olabilmesi
ma‘dûmya mümkündür ya da imkânsızdır. için onun varlığını yokluğuna tercih edecek
Mümkün varlık var olması imkân dâhilinde bir müreccihe muhtaç olması, (ii) zâtı gereği
olandır, imkânsız ise var olması mümkün sahip olduğu imkân halinden dolayı bir
olmayandır. Bu çerçevede Urmevî, var olanı etkine muhtaç olması ve (iii) var olabilmek
1 M. Cüneyt Kaya, “Bir “Filozof” Olarak Sirâseddin Urmevî (ö. 682/1283): Letâifü’l-Hikme Bağlamında Bir Tahlil Denemesi”, Dîvân:
Disiplinler arası Çalışmalar Dergisi 33 (2012): 25-26.
2 Tuna Tunagöz, “Sirâceddin Urmevî’nin Risâle fi’l-Fark Beyne Mevzû‘ayi’l-İlmi’l-İlâhî ve’l-Kelâm Adlı Eseri: Eleştirel Metin ve Çevi-
ri”, Kutadgu bilig 31 (2016): 292, 299.
3 Urmevî, Letâifü’l-hikme, 29; Kaya, “Bir “Filozof” Olarak Sirâseddin Urmevî”, 28.
4 Urmevî, Letâifü’l-hikme, 30.
85