Page 264 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 264

aksine Hakk’ın sınırlanması ve hususileşmesi  şöyle buyurur: ‘Gözler O’nu idrak edemezler.’
                                       cihetinden yapılmış bir tenzihtir. Çünkü   (En’am, 6/103). Binaenaleyh Hak bu açıdan
                                       azameti yüce Hak, çokluğun birliğinin      müşâhede edilemez ve görülemez.”  Bu
                                                                                                                   32
                                       sahibidir; yoksa çokluktan her bir ferdin   pasajda da görüldüğü üzere Konevî Hakk’ı
                                       birliğinin sahibi değildir. Halbuki niteleyen   teşbih-tenzih dengesi içerisinde ele almıştır.
                                       kimse Hakk’ı her bir ferdin birliği ile    Konevî ez-Zâhir ismini açıklayıp son
                                       niteler; şu halde böyle yapan kimse şu ilâhî   cümle olarak şunları yazmıştır: “Nurunun
                                       hitapla muhataptır: ‘Mutlak izzet sahibi   parlamasıyla perdeleneni ve zuhurunun
                                       olan rabbin, onların yakıştırdığı nitelemelerden   şiddetiyle akıl ve gözlerden gizleneni tenzih
                                       münezzehtir.’(Saffât, 37/180).” 30         ederim.”  Bâtın ismiyle ilgili olarak tenzih
                                                                                          33
                                       Yine bu âyetle ilgili olarak Konevî’ye göre   noktasında ise Konevî şunları söylemiştir:
                                       kul herhangi bir vasıta olmaksızın Hakk’ın   Ehl-i Hakk’a göre Hakk’ın görülmesi
                                       hayat, kudret, irade, semi, basar ve kelâm   zaptedilemez, zaptedilemeyen bir şey
                                       sıfatlarına vâris olabilir. Kul, Hakk’ın   hakkında da görüldü veya bilindi denilemez.
                                       sıfatlarından ancak kendisinde sahip olduğu   Bunun için Allahu Teâlâ Musa’ya (as.) şöyle
                                       şeyleri taakkul edebilir. Böylece Allah,   hitap etmiştir: “Sen beni göremeyeceksin!”
                                       kullarına öğretmek için kendisini birtakım   (A’râf, 7/143). Çünkü görmekten kasıt,
                                       sıfatlarla ve celâlinin ve büyüklüğünün    görülen şeye dair ilmin meydana gelmesidir.
                                       gerektirdiği özelliklerle nitelemiş, ardından   Böyle bir şey ise mümkün[ler] için
                                       şu ifadesiyle kendisini bunlardan tenzih   imkansızdır.  Yine Konevî’ye göre âriflerin
                                                                                              34
                                       etmiştir: “Mutlak izzet sahibi olan Rabbin,   Hakk’ı bilmedeki tavırları, Hakk’ın
                                       onların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir.”   bilinemez olduğunu bilmeleridir. 35
                                       (Saffât, 37/180). Böylelikle tenzih, onların   Konevî Hakk’ın ilmen ihata edilemeyişinin
                                       vâris oldukları sıfatların yerini almıştır. 31
                                                                                  sebebini açıklarken “De ki Rabbim ilmimi
                                       Hakk’ın görülüp görülememesini zâhir ve    artır.” (Tâhâ, 20/114) âyetini zikretmiş ve
                                       bâtın üzerinden ele alan Konevî’ye göre    şöyle demiştir: “Bunun en önemli sebebi
                                       “Hak zâhirdir; zâhir olanın görülmemesi    sonlu ile sonsuz arasında herhangi bir
                                       mümkün değildir. Şu halde Hak, görülür ve   münasebetin bulunmayışıdır... Hak nefsinde
                                       müşâhede edilir. Bu kişi doğru söylemiştir.   mutlaktır. Mutlaklığı açısından mutlak ile
                                       Çünkü Hak her şeyi ihata etmiş ve her şeyi   taayyün etmesi ve belirli oluşu açısından o
                                       görmektedir. Başka birisi de. “Hak bâtındır   bilgi arasında hiçbir ilişki yoktur. Şu halde
                                       ve bâtın ise zuhûr etmez.” diye iddia ederse   Hakk’ın mutlaklığı ile müşâhede sahibinin
                                       o da doğru söylemiştir. Çünkü Allahu Teâlâ   ve kendisini bilenin elde ettiği bilgi ve


                                       30 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 157.
                                       31 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 257.
                                       32 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 249.
                                       33 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 211.
                                       34 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 212.
                                       35 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 214.







                                                                              262
   259   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269