Page 261 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 261
benim göz aydınlığımdır.” ve “Ben namazda nurunun cömert olanın semâsından yayılışı
önümdekileri gördüğüm gibi arkamdakileri cihetinden hüviyetin aynıdır. Şu halde kul,
de görürüm.” hadislerini nur ekseninde sadece kendi Rabbiyle yürümüştür.” 24
yorumlarken şunları söylemiştir: Namazda Konevî, Hakk’ın beraberlik ve birlikteliğiyle
olan kimse Rabbiyle münâcaat hâlindedir ilgili olarak şunları söylemiştir: “Baş gözü
ve O’na yönelmiştir. Allah nurdur, kulun ile kalp gözü birleşip her ikisinin de zâta
hakikati ise karanlıktır. Karanlık olan zât mahsus bir nur ile boyanmasıyla keskin
aydınlık olanla karşı karşıya gelir ve bu görüş sahibi olan kimse ‘Rahmânın yaratışında
karşılaşma tam bir hizada olursa karanlık hiçbir uyumsuzluk göremezsin.’ (Mülk, 67/3)
olan aydınlık olandan ışık alır... Hz. [âyetinde olduğu gibi] bu kişinin zâtî
Peygamber’in önünü ve arkasını sadece beraberlik ve birliktelik karşısındaki
namazdayken görebilmesi namazda kulun durumu da böyledir. Çünkü Hakk’ın
Allah ile karşı karşıya gelmesinin bir yaratıklarının en alt mertebede bulunanı ile
bereketidir. Çünkü bu türlü aynı hizada olan beraberliği, Zâtına has mukaddes ve
bulunmada Hakk’ın nuru kulun her tarafını kendisine layık bir birliktelikle en şerefli ve
kaplar. Keşfen ve tahkik yoluyla bu konuyu en üstün mertebedekiyle olan birlikteliği
kavrama durumuna gelen kimse “Allah gibidir.” Yani Hakk’ın âleme olan yakınlığı
25
göklerin ve yerin nûrudur.” (Nûr, 24/35) bize göre büyük ve küçük, yüksek ve alçak
âyetinin manasını bilir. 22 sayılan varlıklara karşı aynıdır. Birine daha
Konevî en-Nûr ismini açıklarken perdelerin yakın birinden daha uzak değildir.
en büyüğü ve azametlisini nur perdesi
olarak ifade etmiştir. “Hak da nurdur ve
Hak nurda ve nur ile perdelenmiştir. 23 Konevî’nin Tenzih Bağlamında
Böylece Hak kendisi için perdelenmiştir. Yorumladığı Bazı Âyetler
Nur, kuluna karşı perdenin ta kendisidir. Tenzih, İslâm inancının temel
Nûr, kendiliğiyle zuhur eden ve başkasının özelliklerinden biridir. Buna göre Allah’ı
da kendi vasıtasıyla zuhur ettiği şey olup bütün noksan sıfatlardan uzaklaştırmak
kul için kendi varlığından daha açık bir her müminin inancının bir gereğidir.
şey olmayınca bu durumda kişinin varlığı Konevî, Hakk’ın âleme yakınlığını ve
nurunun ta kendisi olmuştur. Allahu Teâlâ insanla birlikteliğini ortaya koymaya
şöyle buyurur: ‘Biz ona bir nur verdik, onunla çalışırken, İslâm’ın tenzih hassasiyetini
insanlar içinde yürür.’ (En’âm, 6/122). Halbuki yine Kur’an âyetlerine yaptığı yorumlarla
insan sadece ayaklarıyla yürür ve ayak sağlamlaştırmaya çalışmaktadır. Aşağıda
vücudun bir parçasıdır. Vücud da vücud
Konevî’nin kendi ifadelerinden alınan
22 Konevî, Kırk Hadis Şerhi ve Terümesi, s. 59-60; Konevî, Fusûsu’l-Hikem’in Sırları, s. 152.
23 Konevî, Yusuf Fassı’nın başında nuru açıklarken, gerçek nuru kendisiyle idrak olunduğu hâlde, kendisi idrak olunamayan olarak
tarif etmiştir. Hak Teâlâ görünmesi mümkün olmayan mücerred bir nurdur. Bkz. Konevî, Fusûsu’l-Hikem’in Sırları, s. 65.
24 Konevî, Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, s. 245.
25 Konevî, Fâtiha Suresi Tefisiri, s. 353-354.
259