Page 13 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 13
Mısır’da, İbn Bâcce, İbn Tufeyl ve İbn çoğaltmak ve dolaşıma sokmak, gelecek
Rüşd’ün farklı tonlarda temsil ettiği Mağrib kuşaklara aktarmak, kısaca bilgi birikimini
kökenli uzletci ve inzivacı nazarî felsefe de yok olmaktan kurtarmak… Özellikle
beslemiştir. Her iki uzletci ve inzivacı tutumun Sirâceddin Urmevî’nin hemen akabinde
tepkileri en nihayetinde şöyle özetlenebilir: ortaya çıkan İslâm dünyasındaki hacimli eser
Varlık’a küsmek; dünyadan el-etek çekmek ve yazma geleneği bu hafızayı koruma kaygısı
gözden ırak olmak ve nihâyet içinde bir sığıntı çerçevesinde düşünülebilir. Bu kaygı sadece
olarak yaşayabileceği, halktan uzak bir serap- dinî ilimlerle değil, tüm naklî ve aklî bilimlerle
mekân inşa etmek. ilgilidir. Bunun yanında, özellikle Moğol
hâkimiyetinin hüküm sürdüğü bölgelerde,
Yaşanabilir dünyanın yok olması neticesinde
ortaya çıkan ikinci bir sonuç, Müslüman Moğollar için meşru olan isimlerin telif ettiği
toplumlarda özellikle Anadolu, Suriye ve eserlerin dolaşımının daha kolay olması
Mısır’da dil ve tarih bilincinin yükselmesidir. nedeniyle pek çok bilgin geçmiş birikimi
İbn Hâcib ve İbn Manzûr gibi pek çok ayrıntılı bir şekilde içeren eserler kaleme
bilgin tarafından önemli Arapça gramer almış ve dolaşıma sokmuştur. Örnek olarak,
ve sözlüklerin bu zaman diliminde kaleme Kutbuddin Şîrâzî’nin hemen her alanda
alınması bir tesadüf değildir. Benzer şekilde, hacimli eserler yazması ve bu eserlerde
Ebû Hayyân Endelusî gibi bazı bilginler kendinden önceki birikimi özetleyerek
tarafından birden fazla Türkçe gramer vermesi bu arayışla alakalıdır. Benzer şekilde,
kitabı telif edilmesi de ilginçtir. Daha Nasîruddin Tûsî’nin Merv ve civarında gelişen
genelden dikte ilm-i edeb başlığı altından tahrir hareketini tevarüs ederek özellikle
toplanan dil bilimlerinin kayıt altına kendinden önce telif edilmiş matematik
alınması böyle bir psikolojiyle son derece eserlerini tahrir etmesi, nisbî olarak bu
yakından ilgilidir. Benzer bir yaklaşım tarih arayışla ilişkilendirilebilir. Her iki adın
için de geçerlidir. Nitekim bu tarihlerde Moğollar nezdindeki itibarı izahtan varestedir.
bazıları 20-30 cildi bulan tarih eserlerinin Yukarıda “bu dönemde iki önemli kriz var; her
yazılması bu tür bir bilincin tezahürüdür. Şu bir kriz de kendi kritiğini üretiyor” demiştik.
rahatlıkla söylenebilir: Mısır’a geldiği zaman Bu krizlerden ikincisi hakikat krizidir ve
İbn Haldun’un tarih anlayışının karşılık bu kriz hem naklî hem de aklî gerçeklik
bulmasının bir nedeni de ortamın ruhunun kürelerini aynı seviyede ilgilendirir. Başka
buna çok yatkın olmasıdır. bir deyişle, bu kriz, yaşanabilir dünyanın
ortadan kalması yanında, belki de ondan
Dil ve tarih bilincinin doğal sonucu, tarihî
tecrübeyi yani hafızayı korumaktır. Çünkü daha ağır olan, bilinebilir ve düşünülebilir
bilginler Moğolların neden olduğu yıkımının dünya krizidir. Sorun son derece derindir:
farkındadırlar. Zaten Moğol yıkımı, “Hz. Neyi bilebiliriz ve neyi düşünebiliriz yanında
Âdem’den bu yana insanlığın başına gelen neyi bilemeyiz ve neyi düşünemeyiz soruları
en büyük felaket” olarak görülüyordu. da önem kazanmıştır. Bahusus Fahreddin
Bu ortamda hâfızayı korumak, mevcut Râzî’nin eleştirileri ertesinde tahkîk ve
yazılı eserleri muhafaza etmek; eserleri tahrîr hareketleriyle ortaya çıkan bu durum,
İslâm temeddünündeki mevcut muhtelif
11