Page 23 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 23

Şerhu’l-İşârât kaleme almıştır. Yine Râzî’nin   okuyucuları için son derece olağandır ancak
             Letâifu’l-gıyâsiyye’sine muadil olarak Letâifu’l-  geri taraftaki bir gerçekliğe de işaret eder:
             Hikme’yi telif etmiş, Râzî’nin el-Hâsıl mine’l-  Urmevî ile Celâleddîn Rûmî arasındaki
             Mahsûl adlı fıkıh eseri üzerine et-Tahsîlmine’l-  ilişki inişli çıkışlıdır. Urmevî, Mevlânâ’nın
             Mahsûl’ü yazmıştır. Kısaca Urmevî ile Râzî   dini alanda verdiği kimi fetvalardan rahatsız
             arasında yüz yüze bir öğrenci-hoca ilişkisi   olunca ona fetva vermeyi yasaklamıştır. Yine
             olmasa da eserlerinde bundan daha fazlası   ney ve rebabı yasaklayan fetva yayımlamıştır.
             olmuştur.                                   Bununla birlikte Mevlânâ, kendi eserlerinde,
                                                         bazı özel işleri için Urmevî’ye danıştığını ve
                                                         ondan fikir aldığını söylemektedir.
             Urmevî ile Konya’daki tasavvuf
                                                         Urmevî’nin daha çok Konevî ile yüksek bir
             çevrelerinin özellikle de Mevlânâ
                                                         dostluğu vardır. Menâkıbu’l-ârifîn saraydaki
             Celâleddin Rûmî ve Sadreddin
                                                         bilimsel toplantılarda sultanın/emirin
             Konevî arasındaki ilişkiyi nasıl
                                                         sağında Urmevî’nin, solunda Konevî’nin,
             değerlendirirsiniz?
                                                         önlerinde de diğer alimlerin hizalanarak
             Urmevî’nin Konya’daki yaşamına dair         oturduklarından söz eder. Şahsi kanaatim,
             kesitleri Sipehsâlâr’ın 1310 yılında        Konevî ile Tûsî’nin bilimsel yazışmalarının
             yazdığı Risâle-i Sipehsâlâr ile Ahmed el-   Urmevî’den önceki dönemlere rast
             Eflâkî’nin 1318-1353 yılları arasında yazdığı   geldiğidir, çünkü Urmevî ile dostlukları
             Menâkıbu’l-ârifîn’den öğreniyoruz. Şunu da   pekişince aynı soruları ona da sormuş
             belirtmeliyim ki, Menâkıb-ı Evhadüddîn-i    ve sormaya devam etmiştir. Nitekim
             Kirmânî başta olmak üzere bazı menâkıb      Urmevî’nin bir eseri Konevî kitaplığından
             türü eserlerde onun Kirmânî’ye ya da        çıkmıştır.
             Celâleddîn Rûmî’ye bağlı olduğu anlatıları
             bazen tarihsel açıdan bazen de bilimsel     Konevî ile Mevlânâ arasındaki ilişki de
             duruşu açısından doğru değildir. Bununla    inişli çıkışlıdır, çünkü Menâkıb’ın anlattığına
             birlikte Urmevî’de tasavvufî düşünceye      göre Mevlânâ, bir yandan Konevî’nin zühd
             yönelik herhangi bir karşı duruş da yoktur,   yaşamını eleştirirken öbür yandan cenaze
             sadece tasavvuf, ilgi alanına girmemiştir.  namazını onun kıldırmasını vasiyet etmiş,
                                                         ancak Mevlânâ vefat edince Konevî’nin ruh
             Menâkıbu’l-ârifîn, saraydaki bilimsel       hali bunu kaldıramamış ve namazı Urmevî
             toplantılarda, Konya sokaklarında ve kır    tamamlamıştır.
             gezilerinde Urmevî, Konevî ve Rûmî’yi sık
             sık birlikte zikrederken, özelde Urmevî’yi   Kısaca Urmevî tasavvufî düşünce ve yaşam
             bazen Mevlânâ’nın hasmı bazen kerametleri   tarzıyla ilgilenmemiş, buna karşın Konya’da
             karşısında aciz kalmış bir perişanı bazen   hukuka ve sosyal dokuya aykırı düşmediği
             de pişman olmuş bir müridi olarak           sürece tasavvufî okullara ve öğretilere karşı
             resmeder. Bu tür tezatlar Menâkıbu’l-ârifîn   çıkmamış, aksine onların önünü açmıştır.









                                                        21
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28