Page 228 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 228
Vâhidiyyet’tir. Hazret-i Vâhidiyyet, bütün savunan bir anlayışta çokluğun mâhiyeti
9
isimler ve sıfatlar ile Zât’ın mülâhazasından ve nasıl anlaşılması gerektiği en temel
ibarettir. Bu hazrete “mertebe-i ulûhiyyet, problemdir. İbnü’l-Arabî mektebinde bu
makam-ı cem‘ ve gayb-ı muzâf” da sorun esmâü’l-hüsnâ da dediğimiz ilâhî
demişlerdir. Bazıları da ona altında bulunan isimler sayesinde aşılmaktadır. Bu görüşe
bütün mertebeleri câmi‘ olmasından dolayı göre Hakk’ın dışındaki bütün varlıklar O’nun
“cem‘u’l-cem‘” adını vermiştir. 10 isim ve sıfatlarının mazharları olarak kabul
edilmektedir.
Neticede Harezmî, Konevî’nin “hakîkî
ve izâfî gayb” ayırımına uyarak en başta Tasavvufî anlayışta âlemin yaratılış sebebi
“Hazret-i Hüviyyet ve Hazret-i Ahadiyyet” “Küntü Kenz” hadisinde ifâdesini bulan
12
olarak ikiye ayırdığı mertebeleri Hazret-i Hakk’ın bilinme arzusudur. Bu sevgi ve arzu
Ahadiyyet’e indirger ve onu da Gayb-ı Hakîkî nedeniyle Tanrı âlemi var etmeye yönelmiştir.
diye isimlendirir. Bu hazrette, Allah’ın Zât’ı Meselenin başka bir yönü ise ilâhî isimlerin
dışında ne sıfat olur ne mevsûf, ne ârif olur kendi yetkinliklerini görme isteğidir. İbnü’l-
ne ma‘rûf, ne isim olur ne de müsemmâ. Arabî’nin deyimiyle Allah, isimlerinin
Zât üzerine herhangi bir isim ıtlâk etmenin, otoritesi ortaya çıksın diye âlemi yaratmıştır.
O’nu bir sıfatla mukayyed kılmak anlamına Çünkü güç yetirilen olmaksızın kudret, ihsan
geleceğinden Zât-ı Ahadiyyet’e verilen her edilen olmaksızın cömertlik ve rızıklanan
isim hakîkat değil, mecâz olur. Bu hazrette olmaksızın rızık vericilik etkileri olmayan
O’ndan vücûdu nefyetmek gerekmez, çünkü işlevsiz hakikatlerdir. 13
vücûd Zât’ın gayri değildir. Binâenaleyh Harezmî ilâhî isim ve sıfatlar konusunda
bu hazrette “Zât ve Vücûd” aynı anlama Dâvud-ı Kayserî’nin Mukaddemât’ındaki
gelmektedir. Bu hazrette Zât’tan başka bir tasnifini benimsemektedir. Bu tasnife göre,
şey yoktur. Vâhidiyyet’te sıfat-mevsûf ve isim- “O her gün bir iştedir.” (Rahmân, 55/29) âyetine
müsemmâ ayrımı varsa da bütün mevcûdât binâen Hakk’ın şe’nleri ve ilâhî mertebelerde
tek vücûddur. 11
tecellîleri vardır. Şe’nleri ve mertebeleri
itibariyle de sıfatları ve isimleri mevcuttur.
İlâhî İsimlerin İnsanlar Üzerindeki Sıfatları “îcâbî ve selbî” diye ikiye ayrılmakta
Tesirleri ve “Hayat, İlim, İrâde, Kudret, Sem‘, Basar
ve Kelâm” olmak üzere yedi ana sıfat/
Vahdet-i Vücûd düşüncesinde varlık ve ümmühât-ı sıfât bulunmaktadır. İlâhî isimler
mertebeleri kadar önemli bir diğer mesele de şümûlüne göre farklılık arz etmekte ve
de ilâhî isim ve sıfatlar ve bunların âlemle “Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın” şeklinde dört
olan ilişkisidir. Zira varlığın birliğini ana isim/ümmühât-ı esmâ zikredilmektedir.
9 Harezmî, Cevâhir, I, 131.
10 Harezmî, Cevâhir, I, 133-134.
11 Harezmî, Cevâhir, I, 136.
12 Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, II, 191.
13 İbnü’l-Arabî, Fütuhât-ı Mekkiyye, çev. Ekrem Demirli, Litera Yay., İstanbul 2006, I, 347.
226