Page 222 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 222
Müellif bu görüşünü bir Farsça beyit ile şeyin bir numunesi kendinde toplanmış
de teyit etmektedir: olarak yaratıldığına dikkat çekmektedir.
Her çe gûyend der vücûd-i menest Gerçekten de bu yönüyle insan kâinatın
Her çe gûyend der şuhûd-i menest. âdetâ mikromize edilmiş şeklidir. Ancak
bu meseleye Cendî’den önce de sonra da
Her sözü edilen neşene benim varlığımda temas edenler olmuştur: Nitekim Hz.
mevcud; Ali; “Ey insan, sen kendini küçük bir varlık
Her aranan yine benim şuhûdumdadır. sanıyorsun, hâlbuki sende bütün Kâinat
Cendî, bu beytin arkasından da “Bu gizlenmiştir.” buyurmuştur. Fârâbî; “Âlem
kainatta bizden gayrı kimse yoktur! Allah’ın büyük insan; insan küçük âlemdir.” sözleriyle
izni ile bu sırrı iyi anlamak lazımdır.”demek bu duruma işaret ederken, Mevlânâ;
suretiyle insanın bu kâinattaki en özel “Görünüşte sen küçük bir âlemsin; ama
varlık olduğuna işaret etmektedir. hakikatte en büyük âlem sensin.” şeklinde
dile getirmiştir. Şeyh Galib ise “Hoşça bak
Müellif, bütün âlemin aklî ve örfî olarak zâtına ki, zübde-i âlemsin sen (Kendine iyi
üç kısma ayrıldığını, birinci kısmın bak, kendini tanı. Sen bütün âlemin, hulâsası,
cisimler âlemi, ikinci kısmın nefisler özüsün).” biçiminde ifade etmiştir. Bu
âlemi, üçüncü kısmın da akıllar ve ruhlar anlayış zamanla “Her insan bir âlemdir.”
âlemi olduğunu söyleyip bu âlemlerin şeklinde bir darbı meselin ortaya
özellikleri ile ilgili bilgiler verdikten çıkmasına neden olmuştur.
sonra konuyu yine insanın şu kâinatın
küçük bir numunesi olduğu meselesine Cendî, insanın bir başka özelliğini dile
getirmekte ve şu ifadelerle bu bahse son getirmekte ve insanın şu kâinatta eşi
noktayı koymaktadır: benzeri olmayan ve mükemmel bir
şekilde yaratılan bir varlık olduğunu
Demek oluyor ki insan, bu âlemdeki söylemektedir. Nitekim insanın bu
varlıkların (hususiyetlerini kendinde mükemmel şekilde yaratılışı Kur’ân-ı
toplayan) ehadiyyet-i cem’dir. Ayrıca insan, Kerîm’de “Andolsun ki biz insanı en güzel
zât, sıfat, fiiller ve ahlâk olarak ilâhî suretin şekilde yarattık.” (95/Tîn,4) şeklinde ifade
en şümullü toplu ve kâmil bir vecihle edilmektedir. Bu âyette geçen “ahsen-i
ehadiyyet-i cem’ine de mazhardır. (Yani takvîm” ifadesi “insana Allah tarafından
zât-ı İlâhî’nin sıfatlarının fiillerinin ve verilen en güzel ve en mükemmel biçim”
ahlâk-ı ilâhiyenin tecelliyat ve numunelerine anlamına gelmektedir. İnsan en güzel
de mazhardır.) Şu anlamda ki insan şekilde yaratılmıştır, bunun sebebi ise
(vücub ve imkân) taraf (ve mertebelerinin bu mükemmel varlığın “Hakk’ın nüshası”
nümunelerini) kendinde toplayan iki derya olmasıdır.
arasında berzahiyyet (yani geçitlik) özelliğine
sahiptir. Hatta insanın bu cemiyeti tecemmü Müellif, mükemmel şekilde yaratılan
kaydından mutlaktır. insanın ruh ve cisim (beden) olmak
üzere iki cevherden yaratıldığını
Görüldüğü gibi Müeyyedüddin-i Cendî, söyledikten sonra bu ikisinin
insanın şu kâinatın yani kâinattaki her
220