Page 244 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 244

kişilik yapısını bu düzene göre ayarlar ve   Konevî’nin de işaret ettiği gibi, kâmil
                                       bir bütünün parçası olduğu bilinciyle yaşar   insanların belâlara daha çok uğramalarının
                                       (Frager. (2005), s. 225-226).              sebebi, mertebelerinin dairelerinin
                                                                                  genişliğidir. Hilafet ve kulluk açısından
                                                                                  Hakk’ın mertebesinin paralelinde
                                       Belâ ve Sıkıntıların Hikmeti               bulunmalarındandır. Kâmillerin ilâhî
                                                                                  ve imkânî mertebede genişliklerinin
                                       Sıkıntılı ve zor durumlar oluştuğunda
                                       genelde insanların depresyona girdiklerini ve   sığdıramayacağı, istîdat ve hâllerinin
                                       bunalım yaşadıklarını psikolojik ve psikiyatrik   çelişeceği hiçbir durum yoktur. Her şeyi
                                       araştırmalar göstermektedir. Bu noktada sûfî   kabul etmek onların gücü dâhilindedir
                                       yaklaşım, meydana gelen durumun insanın    (Konevî. (2002), s. 203). Dünyada nimete
                                       zâtının ve ayn-ı sâbitesinin tezahürü olduğunu   en çok mazhar olan kişi, tabiî ve nefsânî
                                       vurgulayarak konuya açıklık getirmektedir.   iradesi Hakk’ın kendisine dair iradesine ve
                                       Konevî’nin görüşü de bu meyandadır. Ona    ilmine muvafık olan kimsedir. İnsanların
                                       göre, kişiden sâdır olan tavır ve hareketler,   en çok üzüleni ise his âleminde ortaya
                                       Hakk’ın her türlü imkândan münezzeh olan   çıkartamadığı kuruntuları çok olan
                                       vücûb hükmü ile onu bilmesinin sûretinden   kimsedir. Bununla beraber arzuladığı
                                       ibarettir (Konevî. (2002), s. 52). Eşyanın   şeylerin çoğunda kararlılığı eksiktir (Konevî.
                                       hakikatleri asıl ve öncüllerdir. Amellerden   (2002), s. 207). Kişilik yapısındaki darlık ve
                                       meydana gelen kalıcı sûretler ise ürün ve   zihinsel kuruntuların üretiminin çokluğu
                                       neticelerden ibarettir. Bunlardan dolayı   insanı dar bir alana hapseder ve depresyon
                                       belâlar meydana gelir ve mükellefiyetler   dediğimiz bunalımlı hâl insana hâkim olur
                                       sahiplerine yönelir (Konevî. (2002), s. 53).   (Alper. (2001). Sûfî bakışa göre, bunalım
                                       Bu sözleri biraz açtığımızda olup biten    ve depresyon kişinin içinde bulunduğu
                                       hadiselerde, kişinin kendi karakterini     durumdan memnun olmadığını gösterdiği
                                       ve yapısal özelliğini görmesi gerektiği    için aslında rûhî gelişimin işaretlerini taşır.
                                       vurgulanmak istenmektedir. Günümüz         Kişi eğer bu durumu iyi değerlendirebilirse
                                       çeşitli terapi yöntemlerinde bu durum bir   bunalımlarını rûhî dönüşüme çevirebilir
                                       şekilde vurgulanmaktadır. Psikanaliz gibi   (Vigne. (1993)).
                                       bazı terapötik yaklaşımlar, kişilik yapısının
                                       dinamik olduğu ve çocuklukta oluşan bu     Sonuç
                                       yapının daha sonraki yaşam evrelerinde de
                                       bir şekilde devam ettiğini vurgulamaktadır.   Psikolojik yaklaşımların anlatımlarına
                                       Sûfî yaklaşımda, kişinin bu dinamik yapısı   göre benlik/kişilik, fiziksel duyularımız ve
                                       zâtında/kişilik yapısında barındırdığı özüne/  çevrenin etkileşimiyle gelişen doğamız,
                                       ayn-ı sâbitesine göre şekillenmektedir. Bu da   zihnimiz, duygularımız ve bedenimizdir.
                                       kişinin her şeyden önce kendini analiz etmesi   Psikologların düşündüğü bu psikolojik ve
                                       ve değerlendirmesi gerektiğini, olup biten   sosyal kişilik ve benlikle birlikte, hepimizin
                                       hadiselerde kendisinin sorumluluk alanının   içinde yaşam kaynağının ilâhî olduğunu
                                       ne olduğunu bilmesi gerçeğini ifade eder.  haykıran rûhî bir yön bulunmaktadır.








                                                                              242
   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248   249