Page 45 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 45

bulunan fertlere nispet edilmektedir. Aklî   Bu aşama, esas itibariyle canlı ile ona ilişen
             tümel ile fertler arasında kurulan nispetin   tümel olmayı ayrıştırmayı amaçlamaktadır.
             mantıksal bir izafet olduğu açıktır. Fakat   Tahlilin ikinci aşaması, canlı mefhumunun,
             insan kavramı ve dış dünyadaki insan fertleri  canlı ve tümelden bileşen şeyden
             arasında aklın kurduğu izafet, insan kavramı   ayrıştırılmasıdır. Bu aşamada canlı sadece
             ile at fertleri arasında kurulamamaktadır.   bir mefhum veya kendinde bir anlam olarak
             Dolayısıyla insan ile onun fertleri arasında   düşünülmektedir. Zihindeki soyutluk ve dış
             hususî bir ilişki vardır, bu ilişki her bir insan   dünyadaki bireysellikten bağımsız olarak
             ferdinde tekrarlanmaktadır. Pekâlâ, insan   dikkate alındığından sadece bir anlam
             fertlerinin her birinde tekrarlanan ama at   olarak veya canlı mefhumu tabiî küllîdir.
             veya başka bir türün fertleri söz konusu    Tümellikle nitelenmiş canlının ikinci
             olduğunda tekrarlanmayan, kesilen ve yerini   parçası olan tümellik ise mantıkî küllîdir.
             başka aklî anlamların almasını bekleyen bu   Yukarıda belirtildiği gibi bu tümellik,
             ilişkinin dayanağı nedir? Zihinde bulunan   canlının birden çok ferde nispet edilebilir
             aklî anlamın, zihnî veya aklî olmaktan da   oluşudur. Tahlilin üçüncü aşaması ise canlı
             arınmış ve kendi olması bakımından halinin   ve tümelden bileşen toplam olan tümel
             fertlerin her birinde tahakkuk etmiş olması   canlının dikkate alınmasıdır. Urmevî bunun
             mıdır yoksa tamamen itibarî midir?          aklî küllî olduğunu belirtir. Böylece canlı
                                                         mefhumundan ibaret olan tabiî küllî, canlı
             Tartışmanın takip edilebildiği metin, şerh
             ve haşiye geleneklerinden biri, Sirâceddin   mefhumuna eklenen nispet olan mantıkî
             Urmevî’nin (ö. 682/1283) Metâliu’l-envâr’ı,   küllî, canlı ve nispetin toplamı olan aklî küllî
             Kutbüddin Râzî’nin (ö. 766/1365) bu eserin   olmak üzere üç farklı tümele ulaşılmaktadır.
             şerhi olan Levâmiu’l-esrâr’ı ve Seyyid Şerîf   Urmevî bu üç küllî arasında tabiî küllînin dış
             Cürcânî’nin (ö. 816/1413) Hâşiye alâ Levâmii’l-  dünyada kesin olarak (yakînî) bulunduğunu
             esrâr’ıdır. İlerleyen satırlarda sırasıyla   düşünmektedir. Ona göre bunun sebebi
             Urmevî, Kutbüddin Râzî ve Cürcânî’nin       şudur: Canlı, şu gördüğümüz canlının bir
             tavırları belirginleştirilecek ve sonuçta genel   parçasıdır. Herhangi bir canlı türünün bir
             bir değerlendirme yapılacaktır.             ferdinin gördüğümüzde ona “bu canlı”
                                                         şeklinde işaret edebiliriz. “Bu canlı”
                                                         dediğimizde göre o şeyde hem canlılığı
             Urmevî’nin Nesnelciliği                     taşıyordur hem de canlıyı özelleştiren ve
                                                         bu canlı olarak işaret etmemizi sağlayan
             Urmevî Metâliu’l-envâr’ın küllî ve cüz’î    bireyselleştirici özelliklere sahip demektir.
             bahislerinde canlı örneği üzerinden küllînin   Dolayısıyla “canlı”, bu canlının parçasıdır. Bu
             üç türünü ayrıştırır. Buna göre canlı       canlı ise dış dünyada vardır. Dışta bulunan
             mefhumu ile canlının tümel oluşu farklıdır.   bir şeyin, dışta var olmasını sağlayan parçalar
             Zira tümel olmak bir nispet iken canlı, bu   da dışta mevcut olmak durumundadır. Şu
             nispetin iliştiği konudur. Canlı ve onun    hâlde “bu canlı” olarak işaret edebildiğimiz
             tümel oluşunun aynı olması, nispetin, nispet   bir şeyin parçası, canlı olması bakımından
             edilen şeye özdeş olmasını gerektirir ki bu   canlının kendisidir. Urmevî’ye göre “bu
             doğru olamaz. Tahlilin birinci aşaması budur.







                                                        43
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50