Page 48 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 48
o hakikatin misali ve gölgesi olup şeyde
tahakkuk etmiş hakikati temsil eder ve
onun yerini tutar. İşte bu suretler, aklın
doğrudan kendilerini bildiği ve kendileri
aracılığıyla da dıştaki nesneleri bildiği
şeylerdir. 6
Seyyid Şerîf Cürcânî ise Hâşiye alâ
Levâmii’l-esrâr’da küllîliğin tam olarak
hangi seviyede iliştiğini belirginleştirerek
bir sonuca ulaşmayı amaçlar. Ona
göre küllîlik, hakiki anlamda sadece
dışta değil zihinde de ilişmez. Bu
durumda Kutbüddin er-Râzî’nin
“küllîlik yalnızca zihinde ilişir” sözü
sorunludur. Fakat Cürcânî iki küllî
kullanımını ayrıştırır. Mantıkçılar küllî
kavramını açıklarken aslında iki şeye
dikkat çekerler. Birincisi, zihindeki bir
mefhumun dış dünyada bulunan pek
çok şeye örtüşmesi (mutâbakat) veya bir
mefhumun birçok şeye yüklenmesini
mümkün kılan hususî nispet anlamında
küllîliktir. Mutâbakat ve hususî nispet,
bir mefhum ile dış dünyada onun
yüklendiği fertler arasındaki ilişkiyi ifade
etmektedir. Cürcânî’ye göre bu anlamda
küllîlik, bir mefhuma zihinde ilişidir.
Fakat dikkat edilirse burada hakiki
bir ortaklık yoktur, tek bir şeye ilişen
nispet, yüklenebileceği fertler sayısınca
tekrarlanmaktadır. Bu bakımdan Cürcânî
küllîye zihinde ilişen bu ortaklık ile
hakiki ortaklığı ayrıştırır. Ona göre şayet
küllîden tek bir şeyin hakiki anlamda
birden çok şey arasında ortak oluşunu
anlayacaksak hakiki ortaklık hem dış
dünyada hem de zihinde mümkün
6 Bu hususta bkz. Ömer Türker, “Kutbüddin er-Râzî’de
Tasdik Kavramı ve Felsefî İçeriği”, Nazariyat 5/2 (2019):
1-19.
46