Page 59 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 59

ortak olmasına rağmen onların hepsi iradeli   fiiller ve fonksiyonlar da nefsin fiillerinden ve
             harekete sahip değildir. İradeli hareketin   fonksiyonlarından başka olduğuna göre nefs
             sebebi mizacımda değildir. Çünkü mizaç       ve mizaç farklı şeylerdir. Ancak nefs bedenin
             bazen nefsin belli bir yöndeki hareketine eşlik   parçalarına iradi ve tabii fiilleri ve idrakleri
             etmez. Örneğin insan yorgunken hareket       yaptıran dolayısıyla bedenin tamamında
             etmek istese de mizacı bu iradeye eşlik      tasarruf eden bir cevherdir.
             etmez. Mizaç bazen de insanın hareketine
             engel olur ve onunla çelişir. Örneğin korku
             anında insan kalkıp kaçmak isterken mizaç    Zâtî Şuur: “Ben” ve “Sen” Neye
             onu harekete geçiremez veya çömelme gibi     İşaret Eder?
             çelişik bir fiili doğurabilir. O halde iradeli   “Ben” ve “sen” ifadelerinin gösterdiği
             hareketin kaynağı açısından bakıldığında nefs   şeyle ilgili bir ayrıma dikkat çekmek için
             ve mizaç farklı şeylerdir. İdraki esas alırsak:   Urmevî’nin el-İşârât III, 6’nın şerhindeki şu
             İdrakin sebebi yukarıdaki aynı gerekçeyle    yorumunu okuyalım:
             cisimsel heyet değildir. İdrakin sebebi mizaç
             da olamaz. Çünkü mizaç, niteliklerin birbirini   Şeyh şöyle dedi: “Bu cevher sende birdir.
             kırması yoluyla ortaya çıktığına göre, elimi   Bilakis O gerçekte “sen”sindir.” Ben [Urmevî]
             bir sıcağa soktuğumda elim ile sıcaklık      şöyle diyorum: “Unsurları bir araya toplayan
             birbirinin sıcaklığını kırar ve gerçek idrak   ve onları koruyan nefstir ve nefs mizaç, cisim
             gerçekleşemezdi. O halde idrakin kaynağı     ve cisme tabi olandan başkadır. Dahası nefs
             açısından bakıldığında nefs ve mizaç farklı   cevheri, her birimizde tektir. Zira her birimiz,
             şeylerdir.                                   kendisinin bir insan olduğunu ve onun da
                                                          kendisine “ben” ve “sen” diye işaret ettiğimiz
             İkinci olarak mizaca atfettiğimiz            şey olduğunu zorunlu olarak bilir.
             özelliklerinefse atfedebilir miyiz? Mizacın
             unsurların ve niteliklerin karışımı olduğunu ve   Urmevî açıklamalarında hem “ben” hem “sen”
             unsurların her birinin kendilerine özgü doğal   zamirlerinin mizaç, cisim veya cisme tabi olan
             mekanları olduğunu göz önüne alırsak onların   arazlara işaret etmediğini özellikle vurguluyor.
             birbirinden ayrılmaya meyilli olduğunu anlarız.   Ardından nefsin cevher olduğunu, tek bir
             O halde onları bir arada tutan, beden ve mizaç   mahiyet olduğunu, bu tek insan mahiyetinin
             bütünlüğünü sağlayan birleştirici ve koruyucu   bütün insanlar için bilinebilir olduğunu
             bir câmi‘ illete ihtiyaç vardır. Bu toplayıcı   ve buna ben ve sen diye atıf yapıldığını
             sebep unsurların ve niteliklerin biri, hepsi   savunuyor. Urmevî burada “ben” ve “sen”
             veya onların karışımından oluşan orta nitelik   ayrımı üzerinden farklı iki işaret nesnesi de
             değildir, çünkü bu sonradan oluşmuştur. İşte   (müşarünileyh) belirlemiyor. Ona göre “ben”
             sözkonusu sebep nefstir. O zaman nefs ile mizaç   ve “sen” insanın soyut cevherî tek mahiyetine
             farklı şeylerdir.                            bir atıftır. Dolayısıyla insanın mahiyeti ve
                                                          tümelliği dikkate alındığında “ben” ve “sen”in
             En genel anlamda kendime atfettiğim          işaret ettikleri şeyler (müşârünileyh) arasında
             fiiller cisimsel yapımdan ve mizacımdan      bir fark yoktur.
             kaynaklanmadığına göre, mizaca atfettiğim








                                                        57
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64