Page 63 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 63
FİZİK VE METAFİZİK ARASINDA:
SİRÂCEDDİN URMEVÎ’NİN MEÂD TEORİSİ
OSMAN DEMİR
Sirâceddin Urmevî (ö. 682/1283) gibi İslâm konunun uzantısı olan cismanî haşir meselesinde
düşüncesinin kurucu düşünürlerinin de aslî cüzler teorisi etrafında, yine kabul ettiği
diriliş ya da yeniden yaratılmaya (iâde) dair fizik teorisi bağlamında tartışmayı yürütür.
teorileri, bilgi, varlık ve tabiata hakkındaki Hâsılı,Urmevî’nin, meâd ve bileşenlerini;
tasavvurlarının bir yansımasıdır. Bu tür ölüm, kıyamet, kabir hayatı, diriliş, cennet ve
metafizik meseleler aslında fizik saha cehennem hayatı (azâb ve nimet) gibi unsurları
üzerine kurulu sağlam önermeler üzerinden açıklama biçimi, onun bu dünyayı tasvir etmek
temellendirilir. Bu doğrultuda Urmevî de için kullandığı fizik teorisine ve nedensellik
çeşitli eserlerinde konu edindiği meâd görüşüne bağlıdır.
mevzusunda, dünya hayatının işleyişini sağlayan
teorik fiziğe bağlı; cisim, hareket, zaman ve
mekân gibi teorilerle örüntülü bir şekilde Atomcu Teori ve Meâd
işlemiştir. Lübâbü’l-Erbaîn’in son kısımlarında Kelamcılar cevher-araz teorisi (atomculuk) ile
meâd başlığı altında ele alınan tartışma ise sadece maddî âlemin yapısı ve işleyişini değil,
ma‘dûmuniâdesi ile haşrincismânîliğidir. Bunlardan varlıkların sona ermesini (ölüm-kıyamet) ve
ilki temelde müellifin varlık anlayışı, ikincisi yeniden diriltilmesini de izah ettiler. Buna
ise fizik teorisiyle alakalıdır ve her ikisi de en göre Yüce Allah, atomdan (cevher-i ferd) ayrı
başında bilgi ile irtibatlıdır. Urmevî, mezkur varlığı olmayan arazları sürekli yaratarak
eserinde ma‘dûmun iâdesini ispatlarken (halk-ı cedîd) cisimlerin varlığını sürdürmekte,
Allah dışındaki tüm varlıkların fani olmasının âlemi yok etmek istediğinde ise bu yaratmayı
imkanını filozoflara karşı savunur. Burada sona erdirmekte ya da buna zıt bir yokluk
konuyu meşhur hudûs deliline getiren Urmevî, (fenâ) arazını yaratmaktadır. Onlar bu tasarıma
cisimlerin tümüyle yok olucu bir karakterde uygun biçimde yeniden yaratılışın maddî
bulunduğunu vurgular ve hasmın, hareket, olduğunu kabul ettiler ve ikinci yaratmayı da
zaman ve yön gibi fiziki kavramlar üzerinden ilkiyle aynı modelde kurguladılar. Buna göre
getirdiği nakzlara yine aynı delillerle cevap verir. iâde denilen hadise, ölüm ile maddî bütünlüğü
Allah’ın cisimleri iâdesinin, yok ettikten sonra bozulan bedene ait bileşenleri tekrar
bunları geri getirmek mi yoksa parçalara ayırıp toplamak ve böylece cismanî bir haşir ortamı
birleştirmek şeklinde mi olduğu konusunu ele sağlamaktır. Nitekim ilk dönemin güçlü
alırken de parçaların (eczâ) birleşiminden oluşan isimlerinden İmâmü’l-Haremeyn Cüveynî (ö.
bir insan ve varlık tasavvuruna dayanır. Bu 478/1085) iâde olgusunun klasik atomculuk
Zübdetü’t-Tevarih TİEM 1973
61