Page 238 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 238

ilâhî mertebeleri ifade eder ve onların gizliliklerini   göre sülûk, aslında insanın Hak’tan ayrılma
                                       ortaya çıkarır. (Konevî. (2002), s. 38, 39).   ve farklılaşma esnasında kendisinde meydana
                                                  ”
                                       Sûfîmizin bu ifadelerine göre mârifet ve   gelen arızî durumların ortadan kaldırılması
                                       müşâhede ile Allah tarafından yapılandırılan   yolculuğudur. Bu ortadan kaldırma çabasında
                                       kâmil insan ancak hakikati bilir. Çünkü    insan, uğramış olduğu her nefs mertebesindeki
                                       Hakk’ın mârifetinde bölünme ve parçalanma   kemâlâtı elde ederek tekrar kendi kaynağı
                                       yoktur ve zâtî tecellî küllîdir yani varlığın   olan melekûtî âlemdeki rûhî hâli ile bütünleşir
                                       bütünü hakkında toplu ve tam bilgiyi verir   (Konevî. (2002), s. 20-21). Bu anlayışa göre
                                       (Konevî. (2002), s. 57). Bu nedenle mânevî   kişilik yapısı, insanın maddîleşme süreçlerinde
                                       gelişme içinde bulunan kimse/sâlik kendisine   kendisine katılan aslî olmayan ikincil
                                       herhangi bir şey vârid olduğunda yani mânevî   unsurların yani dünyevî ve nefsânî etkilerin
                                       bir tecrübeyle hakikate dair bir bilgi elde   ortadan kalkmasıyla şekillenir. Sûfizme göre,
                                       ettiğinde kâmil mürşidinden doğrulayıcı bir   insanın sülûk mertebelerinde gerçekleştirdiği
                                       bilgi alıncaya kadar vâridine güvenmez. Eğer   tutum, davranış ve hareketler Hak’tan
                                       şeyh vârid olan şeyi doğrularsa şeyhinin sözüne   kopma ve en aşağı mertebeye inme sırasında
                                       tâbi olarak buna uyar (Konevî. (2002), s. 102).  kirlenen benlikleri temizler. Bu ilâhî varlık
                                                                                  merkezli gerçekleştirilen eylemler birtakım
                                       Konevî’nin bu açıklamaları, mânevî kişilik
                                       yapısının gelişimini belirleyen ve yönlendiren   aydınlanmalar ve üstün özellikler kazandırarak
                                       bilinç ve bilinçaltının, kemâl süreçlerini   yüksek derecelere çıkmaya neden olurlar
                                       geçerek kazanılan hakikat bilgisiyle donanımlı   (Konevî. (2002), s. 28).
                                       olmasının hayatî bir önem taşıdığını       Özetle ifade edersek, kemâle erme yolculuğu
                                       göstermektedir. Çünkü kalıplaşmış bilgi    olarak tanımlanan seyrü sülûk, ilâhî isim ve
                                       ve önyargıya dayalı algı, insanın kalbinin   sıfatların taayyünü ile yani oluş ve bozuluş
                                       derinliklerinde gizli olan gerçekliğini    aşamalarındaki yansımalarla gerçekleşir.
                                       perdeler ve bu nedenle de kişiyi zihinsel ve   Konevî bu konuda şöyle der: “İnsanın bazı
                                       sosyal süreçlerde sıkıntıya sokar. Bu nedenle   fiilleri, ilmî ve itikâdî tasavvurları kendisinde
                                       kişi kemâl ehli olmalı veya kemâl ehlinin   belli bir hal aldığında Hakk’ın mutlak gaybından
                                       gözetiminde kişilik bilincini ve gelişimini   yeni bir taayyün celp eder. Bu taayyün, rûhî
                                       gerçekleştirmelidir. Böylece ruhsal dinginliğini   ve ilmî tasavvurlardan veya zannî ve zihnî
                                       ve psikolojik huzurunu elde edebilir. Söz   itikatlardan, mizâcî keyfiyetlerden, nefsî arzulardan
                                       konusu ettiğimiz bu olgunlaşma mânevî      ve nakışlardan, iyi ve kötü vasıf ve huylardan
                                       yolculuk süreçlerini aşarak kazanılabilir. Şimdi   meydana gelen birleşik şekle göre zuhûr eder.”
                                       bu konuya geçelim.                         (Konevî. (2002), s. 115). Bu sözlerin ifade ettiği
                                                                                  gibi insanın zâtı, ilâhî bir özelliği çekerek ve
                                                                                  sonra gereğini uygulamaya koyarak olgunlaşma
                                       Mânevî Yolculuk/Seyrü Sülûk                yolunda mânevî yolculuk vesilesiyle yol aldığını

                                       Söz konusu ettiğimiz mânevî kişiliğin      ortaya koymaktadır. Bu gözle bakıldığında
                                       olgunlaşması seyrü sülûk diye adlandırılan   insan özgür iradesi sayesinde fiillerinin
                                       mânevî yolculukla gerçekleşir. Konevî’ye   yani tutum ve davranışlarının mimarıdır.
                                                                                  Bu nedenle sürekli kendini sorgulamalı








                                                                              236
   233   234   235   236   237   238   239   240   241   242   243