Page 284 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 284

elde edilebilenler ve bu şekilde elde      ötesinde bir hakikate sahip olmadığını mı
                                       edilemeyenler olmak üzere ikiye ayırır.    savunuyorsunuz?
                                       Akıl yoluyla elde edilemeyenler Allah’ın   İkinci soru: Mümkün mâhiyetler (el-
                                       Zâtı, isimleri ve sıfatları, fiilleri ve bunlara   mâhiyyâtü’l-mümkine) “yaratılmış” (mec’ûl)
                                       varlık bahşetme şekli, varlık mertebeleri ve   mıdır yoksa “yaratılmamış” (gayr-i mec’ûl)
                                       bunların düzenlenme şekli gibi konulardaki   mıdır? Her iki durumda da, onları yalnızca
                                       bilgidir. Konevî daha sonra peygamberlerin   mâhiyet olmaları bakımından ele alırsak,
                                       ve velîlerin, yani Allah’ın yukarıda       bir tür varlığa sahip olmaları anlamında
                                       sayılan şeylerin bilgisini verdiği kişilerin   ontolojik şeyler midir (umûr-ı vücûdiyye)
                                       gerekliliğini açıklar. Bu kişilerin diğer iki   yoksa yokluğa ait şeyler midir (umûr-ı
                                       grupla yani inananlar ve inanmayanlarla    ademiyye)?
                                       ilişkisini anlatır. Bu iki grubu da bir dizi
                                       alt gruba ayırır ve her birinin Allah’ın   Üçüncü soru: Eğer “her şeyi kapsayan,
                                       varlık ve bilgi feyzinden aldığı payla nasıl   ortak varlığı” (el-vücûdü’l-âmmü’l-müşterek)
                                       sınırlandırıldığını ve tanımlandığını gösterir.   sadece varlığı açısından ele alırsak o,
                                       Son olarak, aklın zayıflığını ve hakikati   mümkünlerden (el-mümkinât) biri midir,
                                       kavramadaki yetersizliğini ayrıntılı olarak   değil midir? Ve eğer mümkün ise, varlık
                                       tartışır. Bu son bölümün büyük bir kısmı   olmasının ötesinde bir gerçekliğe sahip
                                       Konevî’nin magnum opusu olan Fâtiha Sûresi   midir, değil midir?
                                       Tefsiri’nin başından alınmıştır. 31        Dördüncü soru: “Bir’den ancak Bir çıkar.”
                                       Konevî soruları tanıtırken, bunların       Bu aksiyomdan çok önemli problemler
                                       yıllar önce çözüm bulmakta zorlandığı      ortaya çıkar; örneğin ezelî akıllar (el-
                                       problemleri içerdiğini belirtir. Her bir   ukûl) problemi, onların düzenlenmesinin
                                       soruyu arz ettikten sonra Meşşâî filozoflar   nedeni ve bir birlik (vahdet) olarak görülen
                                       tarafından bu sorulara verilen cevaplardan   İlk Akıl’dan çıkan çokluğun (kesret)
                                       bahseder ve her birine sırayla itirazlar   nedeni. Burada ayrıca Tanrı’nın bilgisinin
                                       yöneltir. Daha sonra genellikle İbnü’l-    nesnelerine tümeller açısından bağlanması
                                       Arabî’nin öğretilerinin daha inceltilmiş   ve tikellere bağlanmasının inkâr edilmesi
                                       felsefî ifadeleri olan kendi görüşlerini   sorunuyla da karşı karşıyayız.
                                       özetler. Konevî’nin sorularının kapladığı   Bir dizi soruyu içeren kapsamlı bir soru:
                                       alan aslında Tûsî’nin cevaplarının kapladığı   İnsan ruhunun (en-nefsü’l-insâniyye)
                                       alandan daha fazladır.                     hakikati nedir? Onun varlığını gösteren
                                       İlk soru: Zorunlu Varlık’ın (vâcibü’l-     delil nedir? Dünyadan ya da bedenden
                                       vücûd) varlığının (vücûd) onun hakikatine   ayrılmasının (tecerrüd), bekâsının ve bu
                                       dışarıdan eklenmiş (zâid) olduğunu mu      dünyada gerçekleştirdiği kemal sayesinde
                                       kabul ediyorsunuz; yoksa varlığının,       bu dünyadan sonra hiçbir âleme ihtiyaç
                                       mahiyetiyle özdeş olduğunu ve varlığın     duymayacağının delili nedir? Ruhun bedeni


                                       31  İ’cazü’l-beyân fî tefsiri ümmi’l-Kur’ân olarak da adlandırılan Tefsîru’l-Fâtiha Konevî’nin Arapça eserlerinden modern bir baskı-
                                       ya sahip olan tek eserdir. Eserlerinin listesi için “The Last Will and Testament” başlıklı makaleme bakınız.







                                                                              282
   279   280   281   282   283   284   285   286   287   288   289