Page 281 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 281
Konevî, Tûsî’ye hitaben yazdığı Arapça İbn Sînâ’nın karşısında yer alan bir
eserlerinde çok daha teknik ve felsefî bir dil “Keşf Kutbu” belirlemek istersek,
kullanır, ancak mesajı temelde aynıdır. Bayezid, Mevlânâ veya İbnü’l-Arabî gibi
birkaç isim arasından seçim yapabiliriz.
Mevcut bağlamda ben bu üç isimden
Konevî ve Tûsî sonuncusunu seçmek istiyorum, zira
o, her ne kadar aklın üstünlüğüne karşı
Çok az sayıda araştırıcı Molla Sadra’nın
sentezine yol açan çeşitli entelektüel çıksa da bir “entelektüel”di. Diğer sûfîler
perspektifler arasındaki etkileşimi açıklığa keşfin üstünlüğünü büyük ölçüde aklın
kavuşturmaya çalışmıştır. Ancak aklın eksikliklerini eleştirerek savunmuşlardır.
üstünlüğünü savunan Meşşâî filozoflar Ancak İbnü’l-Arabî aklı sırf, keşf yoluyla
ile keşfin üstünlüğünü savunan sûfîler aldığı akılcı ya da akıl üstü öğretilerin
arasındaki tedricî uzlaşmanın bu gelişmede çokluğuyla alt etmeye çalışıyor gibi
merkezî bir rol oynadığı aşikardır. görünmektedir. O, aklın bilgiye ulaşma
iddiasında bulunduğu her yerde, vahyin
Meşşâî düşünürlerin timsâli ve İslâm’da çok daha fazlasını bilme iddiasında
aklın örnek savunucusu elbette Ebû Ali İbn bulunabileceğini gösterir. Yine de kozmosun
Sînâ’dır (ö. 428/1037). Gazzâlî ve Fahreddin doğasını ve ruhun hakikatini daha önceki
er-Râzî’nin saldırıları onun önemini bir sûfîlerinkinden daha az sembolik ve
süreliğine gölgede bıraksa da VII./XIII. çok daha “rasyonel” bir dille anlatmaya
yüzyılda Nasiruddin et-Tûsî’nin (ö. 672/1274) çalışır. Seleflerinin pek çoğunda görülen
felsefî eserleri İbn Sînâ’nın etkisini yeniden aforizmacı üsluptan kaçınır ve fikirlerini
canlandırmıştır. Sonuç olarak özellikle İbn büyük ayrıntılarla detaylandırarak adeta
Sînâ’nın el-İşârât ve’t-tenbîhât adlı eserine karşı uçlara kadar gider. Meşşâî, kelâmî,
Tûsî’nin yazdığı şerhte görüldüğü gibi İbn Kur’ânî, astrolojik, simyevî, sayısal ve
Sînâ çalışmaları, İslâm dünyasında felsefenin diğer terminoloji ve verileri kullanarak
geliştirildiği her yerde entelektüel hayatın karmaşık metafizik ve kozmolojik şemalar
temel dayanaklarından biri haline gelmiştir. 23 sunar. Elindeki her aracı kullanarak sûfî
O halde Nasiruddin et-Tûsî onun en etkili öğretilerini ifade etmenin olası yollarını
takipçisi olduğu gibi, İbn Sînâ da İslâm tüketmeye çalışıyor gibi görünür. Ve
medeniyetinde “Akıl Kutbu”nun bir sembolü otoritesini reddetse bile her zaman, örtük
olarak görülebilir. 24 bir şekilde de olsa akla başvurur.
İbnü’l-Arabî’nin inanılmaz hacimdeki
değil Ahi Evren’e ait olduğunu iddia etmektedir. Bkz. https://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/metali-ul-iman, (çev.))
23 Bkz. S. H. Nasr, Three Muslim Sages (Cambridge, Mass., 1964), pp. 45-47; Nasr, “Nasır al-Din al-Tûsî”, Dictionary of Scientifi c
Biography, ed. by C. H. Gillespie (New York, 1976), XIII, 508-514.
24 Başkaları İbn Rüşd’ü İbn Sînâ’nın en etkili takipçisi olarak adlandırmayı tercih edebilir, ancak bu sadece Batı için geçerlidir.
İslâm dünyasında İbn Rüşd neredeyse hiç bilinmiyor ve okunmuyordu. Bunun sebebinin İbn Rüşd’ün İbn Sînâ’nın öğretilerini aklın
üstünlüğünü vurgulama yönünde daha da ileri taşıması ve dolayısıyla İbn Sînâ’yı vahiy ve keşif perspektifinden daha da uzaklaştır-
ması olduğu söylenebilir. Ancak Tûsî, İbn Sînâ’yı İslâm’ın bu iki boyutuna yaklaştırmış, böylece onun “daha iyi bir müslüman” ol-
masına ve Kur’an vahyinin geçerliliğine inanan entelektüellerin büyük çoğunluğu için daha cazip hale gelmesine yardımcı olmuştur.
279