Page 280 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 280

Buraya kadar kelâm, felsefe ve tasavvuf    Her ne kadar filozoflar ve kelâmcılar
                                       olmak üzere üç ekolün de vahiy, akıl ve    duruma biraz farklı baksalar da -özellikle
                                       keşf olarak adlandırdığımız belirli bir    Konevî’nin izahından çıkan sonuçlara atıfla-
                                       bilgi edinme tarzını vurgulama eğiliminde   onun şemasını ilkesel olarak reddetmekte
                                       olduğu açıklığa kavuşmuş olmalıdır. Ancak   zorlanacaklardır:
                                       çok sayıda kişi bu otoritelerden ikisine,   İnsan için mertebeler vardır ve her
                                       hatta üçüne birden erişebilme iddiasında   mertebede belirli idrakler vardır, öyle ki
                                       bulunmuştur. Nihayetinde bir kişinin hangi   sonraki mertebenin idraki önceki mertebede
                                       ekole ait olduğunu belirleyen şey, yazılarının   yoktur. Örneğin, henüz doğmamış çocuğun
                                       genel vurgusuydu. Ve bakış açımıza bağlı   belirli idrakleri vardır ve onun idrakine
                                       olarak pek çok şahsiyet iki ve hatta üç ekol   nispetle süt çocuğunun idraki “gayb”dır.
                                       altında sayılabilir.                       Dolayısıyla süt çocuğunun mertebesi
                                       İslâm tarihi boyunca bu üç bakış açısı     doğmamış çocuğunkinin ötesindedir. Aynı
                                       birbirini dışlamaktan çok tamamlayıcı      şekilde, süt çocuğuna kıyasla doğru ile yanlışı
                                       olmuştur. Bu durum, Molla Sadra gibi       ayırt edebilen çocuğun mertebesi, doğmamış
                                       şahsiyetler tarafından gerçekleştirilen    bebeğe kıyasla yeni doğan bebeğin mertebesi
                                       sentezlerde en iyi şekilde ortaya konmuştur.   gibidir. Yine, aklını kontrol eden kişinin
                                       Ancak onun zamanından çok önce,            mertebesi, sadece doğruyla yanlışı ayırt
                                       birçok düşünür bu tamamlayıcılığın         edebilen çocuğun mertebesinin ötesindedir,
                                       farkındaydı, özellikle her üç ekolü de bizzat   bunun gibi (keşfin gerçekleştiği) velâyet
                                       incelediklerinde.                          mertebesi akıl mertebesinin ötesinde,
                                                                                  peygamberlik mertebesi de velâyetin
                                       Yine de bu, eşitler arasında bir
                                       tamamlayıcılık olamazdı, çünkü bu üç       ötesindedir, “Ve her bilgi sahibinin üzerinde
                                       bilgi kaynağı, tanımı gereği aynı düzleme   daha çok bilen biri vardır.” (Yusuf, 12/76).
                                       ait değildir. Her üç ekol tarafından da az   Doğmamış çocuğun, yenidoğanın idrak
                                       ya da çok kabul edilen dînî evrende akıl   nesnelerinden herhangi birini algılaması
                                       mikrokozmosa aitti; keşf makrokozmik       imkânsızdır, çünkü rahmin daraltıcı sınırları
                                       Aklın bireysel, mikrokozmik düzleme        içinde hapsedilmiştir ve henüz bu dünyanın
                                       akması ya da mikrokozmosun,                açıklığına ve genişliğine ulaşmamıştır.
                                       makrokozmosun belirli boyutlarına          Diğer durumlarda da böyledir: insanın
                                       katılmasıydı; vahiy ise Tanrı’nın yaratılmamış  belirli bir mertebesinde ikamet eden kişi,
                                       Kelâmının, genellikle Akılla özdeşleştirilen   kendi mertebesinin ötesindeki mertebenin
                                       Cebrail aracılığıyla insanlığa ulaştırılan dışsal   algı nesnelerini kavramaktan acizdir...
                                       ve somut bir tezahürünü temsil ediyordu.   Akıl sahiplerinin ulaşabileceği en son
                                       Vahiy, keşf ve aklın hiyerarşik doğası Konevî   sınırlar velîler için başlangıçtır ve velilerin
                                       tarafından Farsça eserlerinden birinde     ulaşabileceği en son sınırlar da peygamberler
                                                                                                 22
                                       özellikle basit bir şekilde özetlenmiştir.   için başlangıçtır.


                                       22   Metali’-i İman, ed. by W. C. Chittick, Sophia Perennis, IV, 1 (1978), 71-72 (Persian section). (Yeni çalışmalar bu eserin Konevî







                                                                              278
   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284   285