Page 96 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 7. Sayı
P. 96

Şerhü’l-İşârât

                                  düşünen kelamcılar, bu delili cevher ve     hudûsu” şeklinde ikili bir tasnife tabi
                                  araz temelinde açıklamışlar ve bu anlayışın   tutulmuştur. Buna göre evrendeki bütün
                                  merkezine atomculuğu yerleştirmişlerdir.    varlıklar gerek zâtları gerekse sıfatları
                                  Buna göre evrende bulunan her şey cevher    bakımlarından sonradan meydana gelmiştir.
                                  ve arazdan oluşmaktadır. Melek ve cin dâhil   Kelamcıların yaygın kanaati da bu şekildedir.
                                  olmak üzere Allah dışındaki her varlık, bu   Onlara göre zât ve sıfatları bakımından
                                  oluşa tabidir. Sürekli değişime, varlığa ve   evrenin ezelî olmasını engelleyen, dolayısıyla
                                  yokluğa konu olduğundan dolayı arazların    onun hudûsunu zorunlu kılan en önemli
                                  hudûsu herkes tarafından kabul edilmektedir.   neden değişimdir. Çünkü değişen ve dönüşen
                                  Cevherin hâdis olmasının nedeni ise onun    her şeyin son bulduğu gözlemlenmektedir.
                                  başta hareket, sükûn, birleşme ve ayrılma   Dolayısıyla onun kadim olması düşünülemez.
                                  olmak üzere arazlardan yoksun olmamasıdır.    Bu durumda değişime ve dönüşüme konu
                                  Kelamcılar, arazlardan yoksun olmayan ve    olan evrenin hâdis olması gerekir. Nitekim
                                  sürekli onunla birlikte olan bir şeyin kadim   kadim olsaydı çoktan süresinin bitmesi ve
                                  olmasını ise imkânsız görmüşlerdir.         yok olması gerekirdi. Sonradan meydana
                                                                              gelen her şey ise var eden bir ilkeye
                                  Başta Mutezile, Eş‘arîler ve Mâturîdîler
                                  olmak üzere erken dönem kelamcıları         (muhdis) muhtaçtır. O da yüce Allah’tır.
                                  tarafından esas alınan hudûs delili, Urmevî   Soyut ve ma‘dûm konusunda farklı bir
                                  tarafından “zâtların hudûsu” ve“sıfatların   yaklaşım sergilediği anlaşılan Urmevî,







                                                                          94
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101