Page 274 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 274

mertebeye yerleştirmiştir.  Aynü’l-Kudat   Erken dönem İslâm düşüncesindeki bu
                                                              4
                                       el-Hemedani ve İbnü’l-Arabî gibi sûfîler de   üç temel perspektif arasındaki karşılıklı
                                       Meşşâî felsefeye tamamen aşinaydılar ve    ilişkileri anlamak için, onların bilgi ve
                                       mistik fikirleri açıklamak için bu felsefenin   hakikatin kaynağı sorununa ilişkin farklı
                                       terminolojisinden yararlandılar.           görüşlerini incelemek faydalı olabilir. Her
                                                                                  bir ekol, “Eşyanın doğası ve Tanrı hakkında
                                       Fakat ne sûfîler filozofların ne de filozoflar
                                       sûfîlerin her dediğini kabul etti. İki bağımsız   bilgi edinmek için en güvenilir yöntem
                                       düşünce ekolünden söz edebilmemiz, bu      nedir?” sorusuna kendine has cevabını
                                       iki grubun eşyanın tabiatına dair farklı   vermiştir.
                                       açıklamalar sunduğunu göstermektedir.      Ancak bu sorunu ele almadan önce, felsefe,
                                       Bununla birlikte, iki ekol arasında çok    tasavvuf ve kelâm perspektifleri arasındaki
                                       sayıda eleştirel fikir alışverişi gerçekleşmiş,   bu nispeten net ayrımın zamanla giderek
                                       ancak bunların hepsi tasavvuf ve felsefeyi   bulanıklaştığını vurgulamak gerekir. Hicrî
                                       birbirinden uzaklaştırmak yerine birbirine   VI. asırdan itibaren, iki hatta üç ekolün
                                       yaklaştırmaya hizmet etmiştir. Genel olarak   bakış açısından konuşan ve giderek bu
                                       İslâm tarihinde -özellikle de felsefenin canlı   bakış açılarını birleştirmeye başlayan daha
                                       bir şekilde varlığını sürdürdüğü İran’da-   fazla figür ortaya çıktı. İslâm tarihinin
                                       ne kadar ileriye gidersek, iki bakış açısı   daha geç dönemlerinde, özellikle İran’da
                                       arasında o kadar fazla fikir alışverişi ve   Safevî döneminden itibaren, belirli bir
                                       ahenk buluruz.                             düşünürü yalnızca bir filozof, bir kelâmcı
                                                                                  ya da bir sûfî olarak sınıflandırmak çoğu
                                       Felsefe ve tasavvuf arasındaki yaratıcı
                                       gerilim, bu ikisinin İslâm düşüncesindeki   zaman imkânsızdır. Bir Molla Sadra’nın
                                       üçüncü bir temel perspektifle yani skolastik   ya da bir Sebzevârî’nin bakış açısı en iyi
                                       teoloji ya da kelâmla olan etkileşimleriyle   şekilde “teozofi” (etimolojik anlamda el-
                                       daha da artmıştır. Kelâmcılar filozoflara da   hikmetü’l-ilâhiyye) gibi başka terimlerle
                                       sûfîlere de güvenmemiş, onların eşyanın    ifade edilebilir. Çünkü aslında bu figürlerin
                                       hakikatini keşfetme iddialarının geçersiz   temsil ettiği şey entelektüel bir sentezdir.
                                       olduğunu düşünmüştür. Kelâmcılara göre     Bu sentez rasyonel ve felsefî düşünceyle
                                       hakikatin bilgisi ancak diğer iki grubun   sûfîlerin mistik sezgileri, kelâmcıların Kur’an
                                       yeterince ilgi göstermediği üçüncü bir     tefsiri ve İlâhî birliği kendine has teknik
                                       yöntemle elde edilebilirdi. Yine kelâmcılar   terimlerle açıklayan Şiî hadis literatürüne
                                                                                                                      5
                                       ile diğer iki grup arasındaki temel bakış   yönelik aşinalığın birleşiminden doğar  .
                                       açısı farkı, bilgi edinme ve hakikate ulaşma   İbn Sînâ, Kindî ve Fârâbî gibi Meşşâî
                                       yöntemi meselesinde ortaya çıkmaktadır.    filozoflar genel olarak, insanın şeylerin
                                                                                  gerçekliğini idrak etmesi ve nihaî hakikate


                                       4  Seyyed Hossein Nasr, Science and Civilization in Islam, Cambridge, Mass., 1968, pp. 33-40.
                                       5 Bkz. Seyyed Hossein Nasr, “Renaissance in Iran - Haji Mulla Hadi Sabziwari”, A History of Muslim Philosophy, ed. by M. M.
                                       Sharif (Wiesbaden, 1963-1966), II, 1316-1332. Ve yine aynı eserde bkz. Nasr, “Sadr al-Din Shirazi (Mulla Sadra)”, II, 952-961.
                                       Ayrıca bkz. Seyyed Hossein Nasr, Sadr al-Din Shirazi and His Transcendent Theosophy, Tehran-London, 1978.







                                                                              272
   269   270   271   272   273   274   275   276   277   278   279